İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
bound |
{baʋnd}
- [A] bağlı, mecbur, zorunlu, engellenen, nedeniyle, gitmek üzere, yola çıkmış
- [N] sıçrama, fırlama, zıplama, sekme, sınır, avut, yasak bölge
- [V] zıplamak, sıçramak, zıplaya zıplaya gitmek, sekip geri gelmek, sınırlarını çizmek, sınırlamak, kısıtlamak
|
|
I will be bound! |
- [INTRJ] eminim!, hayret bir şey!, şaşırdım doğrusu!
|
|
bound to |
|
|
bound up with |
- [V] bağlı olmak, ilgili olmak
|
|
cloth-bound |
- [A] bez kaplı, bez ciltli
|
|
Rock of Gibraltar |
- [NPR] Cebelitarık kalesi, Cebelitarık Dağı
|
|
igneous rock |
|
|
muscle-bound |
{'mʌsəl,baʋnd}
- [A] kasları gelişmiş, kaslı
|
|
bound by an oath |
|
|
Plymouth Rock |
|
|
rock |
{rɒk}
- [N] kaya, kaya parçası, taş, elmas, lolipop, para, dolar, sıkıntı, belâ, değerli taş, dert
- [V] sallamak, sallanmak, sallayarak uyutmak, sarsmak, şok etmek, zorlaştırmak, sarsılmak, şok olmak, rock yapmak {dans}, ırgalamak
|
|
Rock |
{rɒk}
- [NPR] Cebelitarık kalesi, Cebelitarık Dağı
|
|
throw rock at |
|
|
rock and roll |
{,rɒkən'rəʋl}
|
|
rock bottom |
{,rɒk'bɒtəm}
- [N] en düşük nokta, en aşağı düzey
|
|
rock-bottom |
{,rɒk'bɒtəm}
|
|
get down to rock bottom |
- [V] en düşük seviyeye inmek
|
|
rock bottom price |
- [N] en düşük fiyat, en ucuz fiyat
|
|
rock candy |
|
|
rock climbing |
{'rɒk,klaımıŋ}
|
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
|
|