İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
rock |
{rɒk}
- [N] kaya, kaya parçası, taş, elmas, lolipop, para, dolar, sıkıntı, belâ, değerli taş, dert
- [V] sallamak, sallanmak, sallayarak uyutmak, sarsmak, şok etmek, zorlaştırmak, sarsılmak, şok olmak, rock yapmak {dans}, ırgalamak
|
|
Rock |
{rɒk}
- [NPR] Cebelitarık kalesi, Cebelitarık Dağı
|
|
rock |
i. kaya; kaya parçası; kaya gibi kuvvetli şey; {A.B.D.},{ argo} büyük mücevher, elmas; {ing.} akide şekeri; felâkete sebep olan şey. the Rock Cebelitarık dağı ve kalesi. rock bass Amerikaya mahsus bir çeşit tatlı su balığı. rock bottom kaya tabakası; en aşağı {fiyat}. rockbound
s. etrafı kayalık; ulaşılmaz, erişilmez. rock candy akide şekeri. rock crystal neceftaşı. rock garden kayalık yerde bulunan bahçe; dağ çiçekleri yetiş- tirmek için özel olarak yapılan kayalık bahçe. rock ruby 1â1 taşı. rock salt kayatuzu. rockwork
i. kaya parçaları ile yapılan duvar veya bahçe- süsü. living rock arz kabuğun daki taşküreden ayrılmamış kaya kitlesi. on the rocks kayaya çarpmış, harap olmuş; iflâs etmiş; buzlu fakat soda veya su katılmamış {viski}. |
|
rock |
f.
i. sallamak; beşik sallamak, sallayarak. uyutmak; sallanmak, olduğu yerde sallanmak; i sallama, sallanma .rockandroll
i. çok ritmik bir pop müziği .rocking chair salıncaklı sandalye. rocking horse salmcaklı oyuncak at. rock the boat velveleye vermek. |
|
rock |
i. 1. kaya; kaya parçası. 2. taş. 3. kaya gibi kuvvetli şey. 4. argo büyük mücevher, elmas. 5. İng. akide şekeri. |
|
|
Türkçe » İngilizce |
Yukarı |
rock |
- [N] rock and roll, rock'n'roll
|
|
Rock |
Rock |
|
rock |
rock and roll, rock'n'roll |
n. |
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
Rock of Gibraltar |
- [NPR] Cebelitarık kalesi, Cebelitarık Dağı
|
|
igneous rock |
|
|
Plymouth Rock |
|
|
throw rock at |
|
|
rock and roll |
{,rɒkən'rəʋl}
|
|
rock bottom |
{,rɒk'bɒtəm}
- [N] en düşük nokta, en aşağı düzey
|
|
rock-bottom |
{,rɒk'bɒtəm}
|
|
get down to rock bottom |
- [V] en düşük seviyeye inmek
|
|
rock bottom price |
- [N] en düşük fiyat, en ucuz fiyat
|
|
rock-bound |
|
|
rock candy |
|
|
rock climbing |
{'rɒk,klaımıŋ}
|
|
rock cork |
|
|
rock crystal |
{'rɒk,krıstəl}
|
|
rock debris |
|
|
rock (dove) |
{rɒk}
|
|
rock drill |
{'rɒkdrıl}
- [N] kaya matkabı, kaya delme makinesi
|
|
rock drowings |
|
|
rock flour |
|
|
rock garden |
{'rɒk,gɑ:rdən}
- [N] kayalık yerdeki bahçe
|
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
|
|