Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
quick-sighted {,kwık'saıtıd}
  • [A] keskin gözlü, keskin bakışlı

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
quick-motion camera
  • [N] kamera: hızlı çekim kamerası
clear-sighted Dinle! {,klıər'saıtıd}
  • [A] keskin görüşlü, iyi görebilen, ileriyi gören, ileri görüşlü
quick of comprehension
  • [A] anlayışı kuvvetli, zeki
double-quick Dinle! {,dʌbəl'kwık}
  • [ADV] hemencecik, çabucak, hızla
  • [N] koşar adım
quick on the draw
  • [A] hızlı silah çeken, çabuk kavrayan, leb demeden leblebiyi anlayan
quick of eye
  • [A] cingöz, açıkgöz, her şeyi gören
long-sighted Dinle! {,lɔ:ŋ'saıtıd}
  • [A] presbit, uzağı gören, ileriyi düşünen
quick Dinle! {kwık}
  • [A] çabuk, hızla, hızlı, şipşak, seri, tez, atik, hazır, kıvrak, keskin, süratli, hassas, canlı, yaşayan, hayat dolu, alevli {ateş}, sıcak {ocak}, madenli
  • [ADV] çabucak, hızla
  • [N] canlı, tırnak altındaki hassas et, can alıcı nokta, can evi, öz, civa (Amer.)
be quick
  • [V] çabuk olmak
be quick!
  • [INTRJ] çabuk ol!, çabuk!
cut smb. to the quick
  • [ID] can evinden vurmak, en hassas noktadan vurmak
the quick
  • [N] canlı: canlılar
to the quick
  • [ADV] en hassas noktaya, can alıcı noktadan, can evinden, en ince ayrıntısına kadar, sapına kadar
quick-action
  • [A] çabuk, hızlı
quick-change {'kwık,tʃeındʒ}
  • [A] çabuk değişen, hızlı kıyafet değiştiren
quick-change artist
  • [N] hızlı kostüm değiştiren artist
quick-drying
  • [A] çabuk kuruyan
quick-eared {'kwık,ıərd}
  • [A] hassas kulaklı, iyi işiten
quick-eyed {'kwık,aıd}
  • [A] keskin bakışlı, anlayışlı, ileriyi gören, sağduyulu, sağgörülü
quick-fence {'kwıkfens}
  • [N] çalıdan çit