Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
long-sighted Dinle! {,lɔ:ŋ'saıtıd}
  • [A] presbit, uzağı gören, ileriyi düşünen
long-sighted s. uzağı gören.
long-sighted long-sight.ed lông'saytîd Sıfat * uzağı gören.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
all day long
  • [ADV] bütün gün
as long as
  • [CONJ] sürece, şartıyla, yeter ki
long before
  • [ADV] çok önceden, uzun zaman önce
before long
  • [ADV] çok geçmeden
long-distance call
  • [N] arama: ülkelerarası arama, konuşma: şehirlerarası konuşma
clear-sighted Dinle! {,klıər'saıtıd}
  • [A] keskin görüşlü, iyi görebilen, ileriyi gören, ileri görüşlü
How long does it take to make a connection?
  • [PHR] aktarma: Aktarma yapmam ne kadar sürer?
daddy long legs {'dædı'lɔ:ŋ,legz}
  • [N] tipula sineği, çayır örümceği
day-long {'deılɒŋ}
  • [A] gün boyu süren
  • [ADV] gün boyu, bütün gün
How long will it be delayed?
  • [PHR] gecikme: Gecikme ne kadar sürecek?
How long will it take to go downtown?
  • [PHR] şehir: Şehir merkezine gitmek ne kadar sürer?
ere long {eər'lɔ:ŋ}
  • [ADV] çok geçmeden, neredeyse, yakında, birazdan
grow one's hair long
  • [V] saçını uzatmak
have a good long talk
  • [V] uzun uzun konuşmak
a long way to hoe
  • [ID] zahmetli iş, zor iş
how long
  • [ADV] ne kadar
How long will they keep?
  • [PHR] dayanmak: Ne kadar dayanırlar?
long lasting {,lɔ:ŋ'læstıŋ}
  • [A] dayanıklı
long Dinle! {lɔ:ŋ}
  • [A] uzun, uzun vadeli, büyük
  • [ADV] uzun zamandır, epeydir, çoktan
  • [N] uzun zaman, uzun süre, uzunluk, uzun ses
  • [V] arzu etmek, özlemini çekmek, gözlemek, hasret kalmak, hasret olmak, özlemek, susamak, istemek, can atmak
long-
  • [PREF] uzun