Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
keen-witted {,ki:n'wıtıd}
  • [A] zeki, keskin zekâlı

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
bird witted {'bɜ:rd,wıtıd}
  • [A] kuş beyinli
half-witted Dinle! {'hæf,wıtıd}
  • [A] aptal, ahmak, dangalak, yarım akıllı
keen Dinle! {ki:n}
  • [A] keskin, sert, şiddetli, güçlü, büyük, istekli, hevesli, düşkün, meraklı, uygun, ucuz, zeki, ince, şahane, harika
  • [N] matem türküsü
  • [V] ağıt yakmak, ölenin ardından ağlamak
as keen as mustard
  • [ID] gayretli, çok hevesli, aşırı düşkün
be keen on
  • [V] düşkün olmak, meraklısı olmak
keen edge
  • [N] keskin yüz, ağız
keen-edged {'ki:n,edʒd}
  • [A] keskin
keen on
  • [A] meraklı, düşkün
keen-set {'ki:nset}
  • [A] iştahlı
keen-edged knife
  • [N] bıçak: keskin bıçak
nimble-witted
  • [A] kıvrak zekâlı, zeki, hazırcevap, leb demeden leblebiyi anlayan
quick-witted Dinle! {,kwık'wıtıd}
  • [A] zeki, kıvrak zekâlı, hazırcevap, cin gibi
sharp-witted Dinle! {'ʃɑ:rp,wıtıd}
  • [A] keskin zekâlı, zeki, cin gibi
slow-witted Dinle! {sləʋ'wıtıd}
  • [A] kalın kafalı, geç anlayan, mankafa
witted Dinle!
  • [A] zekâlı
be keen on İng., k. dili -e çok hevesli olmak, -e meraklı olmak, -e düşkün olmak: be keen on acting aktörlüğe hevesli olmak.
half-witted s. ahmak, budala.
keen s. keskin, sivri; acı; sert, şiddetli, keskin; kuvvetli, canlı, yoğun; gözü açık,zeki, akıllı;{ A.B.D.},{ argo} şahane. keen on çok hevesli, meraklı, düşkün. keen on acting aktörlüğe hevesli. keenly

z. şiddetle; şevk ile. keenness

i. keskinlik; düşkünlük; akıllılık.
keen i.

f. ölü peşinden feryat, ağıt; f ölü peşinden ağlayıp feryat etmek. keener

i. ağıtçı.
keen s.
1. keskin, sivri.
2. acı.
3. sert, şiddetli, keskin.
4. kuvvetli, yoğun.
5. keskin {göz/zekâ}.
6. gözü açık, zeki.
7. İng., k. dili çok hevesli.
8. kıyasıya {rekabet}.
9. doymak bilmez {iştah}.