İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
free-spoken |
{,fri:'spəʋkən}
- [A] açık sözlü, sözünü esirgemeyen
|
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
accident-free |
{'æksıdənt,fri:}
|
|
Free admission |
- [PHR] giriş: Ücretsiz giriş
|
|
free agent |
- [N] başına buyruk kimse, istediğini yapabilen kimse
|
|
alcohol-free |
{'ælkəhɔ:l,fri:}
|
|
free from bias |
|
|
free on board |
- [N] araçtan teslim, teslim: güvertede teslim, teslim: gemide teslim
|
|
caffeine-free |
|
|
toll-free call |
- [N] arama: ücretsiz arama
|
|
be free from care |
- [V] kaygısız olmak, kendini fazla üzmemek
|
|
free of charge |
|
|
Free Church |
- [N] kilise: devlete bağımsız kilise
|
|
civil-spoken |
{,sıvəl'spəʋkən}
|
|
duty-free |
{,du:tı'fri:}
- [A] gümrüksüz
- [ADV] gümrük ödemeden
|
|
Do you sell duty-free goods on board? |
- [PHR] gümrüksüz: Uçakta gümrüksüz ürünler satıyor musunuz?
|
|
spoken English |
- [N] İngilizce: konuşma İngilizcesi
|
|
fancy-free |
{'fænsı,fri:}
- [A] boşta, kâlbi boş, sevgilisi olmayan
|
|
foul-spoken |
|
|
free |
{fri:}
- [A] özgür, hür, kısıtlanmamış, masrafsız, bağımsız, serbest, muaf, samimi, açık, doğal, bedava, ücretsiz, parasız, vergiden muaf, boş, aletsiz
- [ADV] serbestçe, ücretsiz, parasız
- [V] serbest bırakmak, salıvermek, tahliye etmek, kurtarmak, muaf tutmak
|
|
Are you free? |
|
|
set free |
- [V] serbest bırakmak, azat etmek, özgürlüğüne kavuşturmak, salıvermek, tahliye etmek, kurtarmak
|
|
|
|