İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
foul air |
|
|
civil-spoken |
{,sıvəl'spəʋkən}
|
|
spoken English |
- [N] İngilizce: konuşma İngilizcesi
|
|
through fair and foul |
|
|
foul |
{faʋl}
- [A] pis, fena, iğrenç, kokuşmuş, bozuk, tıkanmış, çirkin, kaba, hilebaz, hilekâr, hain, dolaşık, karışmış, kural: kurallara aykırı, faul
- [ADV] kural: kurallara aykırı olarak, çirkin biçimde, kabaca, açık saçık, faullü olarak
- [N] zor durum, faul, kural: kurallara aykırı hareket, çarpışma {gemi}
- [V] karıştırmak, bozmak, kirletmek, tıkamak, faul yapmak, çarpmak {gemi}, bindirmek {gemi}, kirlenmek, pislenmek, dolaştırmak
|
|
fall foul of |
- [ID] başı derde girmek, çatmak
|
|
play foul |
|
|
play smb. foul |
- [ID] hainlik etmek, oyun oynamak
|
|
foul-mouthed |
{'faʋl,maʋðd}
|
|
foul play |
- [N] kural: kurallara aykırı oyun, faul, suikâst, hainlik
|
|
foul shot |
|
|
foul (smell) |
{faʋl}
|
|
foul up |
- [V] dolaştırmak, karıştırmak, bozmak, rezil etmek, kirletmek, tıkamak, tıkanmak, karmakarışık olmak
|
|
free-spoken |
{,fri:'spəʋkən}
- [A] açık sözlü, sözünü esirgemeyen
|
|
plain spoken |
{,pleın'spəʋkən}
|
|
pleasant-spoken |
|
|
short-spoken |
{,ʃɔ:rt'spəʋkən}
- [A] kaba, sert, nezaketsiz
|
|
smooth spoken |
{'smu:ð,spəʋkən}
|
|
soft-spoken |
{,sɔ:ft'spəʋkən}
- [A] yumuşak sesli, tatlı dilli, iki yüzlü
|
|
-spoken |
|
|
|
|