Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
weak-kneed Dinle! {,wi:k'nıd}
  • [A] kararsız, azimsiz, iradesiz, zayıf karakterli
weak-kneed s.
1. dizleri zayıf.
2. zayıf karakterli.
3. yüreksiz, tabansız.
weak-kneed weak-kneed wik'nid Sıfat * dizleri zayıf. * zayıf karakterli. * yüreksiz, tabansız.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
have a weak chest
  • [ID] bünyesi zayıf olmak, eli darda, göğsünden rahatsız olmak, muhtaç
knock-kneed Dinle! {,nɒk'ni:d}
  • [A] çarpık bacaklı, paytak
a bit weak upstairs
  • [PHR] kafası pek çalışmaz
weak Dinle! {wi:k}
  • [A] kuvvetsiz, zayıf, cansız, cılız, güçsüz, aciz, dayanıksız, halsiz, iradesiz, hafif, silik, sulu
become weak
  • [V] güçten düşmek
These glasses are too weak for me.
  • [PHR] zayıf: Bu gözlük benim için çok zayıf.
weak minded {'wi:k,maındıd}
  • [A] zayıf karakterli, iradesiz
weak point
  • [N] zayıf nokta, zayıf yön
weak side
  • [N] zayıf taraf
weak-sighted
  • [A] gözü bozuk olan, iyi göremeyen
weak-spirited {wi:k'spırıtıd}
  • [A] korkak, cesaretsiz, azimsiz
knock-kneed s. çarpık bacaklı, yürürken dizleri birbirine çarpan.
weak s.
1. zayıf, güçsüz, kuvvetsiz: weak nerves zayıf sinirler. a weak nation güçsüz bir millet.
2. dayanıksız, sağlam olmayan, zayıf: a weak structure dayanıksız bir yapı.
3. etkileyici ve inandırıcı olmayan, zayıf.
4. yetersiz, zayıf: His Italian is weak. İtalyancası zayıf.
5. açık {çay/kahve}.
6. sulu, yavan {çorba v.b.}.
weak s. zayıf, kuvvetsiz, mecalsiz, takatsiz; hafif, dayanıksız; metanetsiz; sebatsız; akılsız, şaşkın; eksik; hükümsüz; foto. silik çıkmış; dilb. vurgusuz; düşük. weak sister k.dili. dayanıksız ve zayıf kimse. weakly

s.

z. hasta, hastalıklı;

z. zaaf ile; zayıf surette. weakness

i. zaaf, zafiyet, iradesizlik; kusur; zaaf duyulan şey.
weak-minded s.
1. iradesiz.
2. aklı zayıf.
knock-kneed knock-kneed nak'nid Sıfat * çarpık bacaklı, yürürken dizleri birbirine çarpan.
weak weak wik Sıfat * zayıf, güçsüz, kuvvetsiz: weak nerves zayıf sinirler. a weak nation güçsüz bir millet. * dayanıksız, sağlam olmayan, zayıf: a weak structure dayanıksız bir yapı. * etkileyici ve inandırıcı olmayan, zayıf. * yetersiz, zayıf: His French is weak. Fransızcası zayıf. * açık {çay, kahve}. * sulu, yavan {çorba v.b.}.
weak-minded weak-mind.ed wik'mayn'dîd Sıfat * iradesiz. * aklı zayıf.
weak zayıf, kuvvetsiz, mecalsiz, takatsiz; hafif, dayan
as weak as prep.gibi zayıf:ıf.|gibi zayıf