İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
knock-kneed |
{,nɒk'ni:d}
- [A] çarpık bacaklı, paytak
|
|
knock-kneed |
s. çarpık bacaklı, yürürken dizleri birbirine çarpan. |
|
knock-kneed |
knock-kneed
nak'nid
Sıfat
* çarpık bacaklı, yürürken dizleri birbirine çarpan. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
knock the door |
|
|
knock galley-west |
- [ID] eşek sudan gelinceye kadar dövmek, pataklamak, yere sermek, benzetmek, altüst etmek
|
|
knock into a cocked hat |
- [N] pestile çevirmek, tanınmaz hale getirmek, mahvetmek, mağlup etmek
|
|
knock |
{nɒk}
- [N] vuruş, darbe, vurma, çalma
- [V] çalmak, vurmak, çarpmak, kapı: kapıyı çalmak, sertçe eleştirmek, devirmek, teklemek
|
|
take the knock |
- [V] ağır yaralanmak, hasar görmek
|
|
knock about |
- [V] kaba davranmak, sert davranmak, hırpalamak, dövmek, çıkmak, gezmek, göze çarpmamak
|
|
knock around |
- [V] kaba davranmak, sert davranmak, hırpalamak, dövmek, çıkmak, gezmek, göze çarpmamak
|
|
knock back |
- [V] devirmek, içmek, patlamak, mal olmak, şaşırtmak
|
|
knock down |
- [V] devirmek, yıkmak, yere sermek, sökmek, demonte etmek, fiyat kırmak, ucuza satmak
|
|
knock-knees |
{,nɒk'ni:z}
|
|
knock knock! |
- [INTRJ] tak tak!, tık tık!
|
|
knock off |
- [V] düşürmek, paydos etmek, halledivermek, fiyat kırmak, indirim yapmak, çalmak, soymak, öldürmek, düzmek, becermek, kızlığını bozmak
|
|
knock out |
- [V] vurup çıkartmak, nakavt etmek, yenmek, çarpmak, yormak, öldürmek, tıngırdatmak
|
|
knock over |
- [V] devirmek, yıkmak, çarpmak, ezmek
|
|
knock-proof |
|
|
knock the heads together |
|
|
knock together |
- [V] bir araya getirmek, kuruvermek, inşa edivermek, çarpışmak
|
|
knock up |
- [V] uyandırmak, hazırlayıvermek, kuruvermek, hazırlamak, para kazanmak, sayı yapmak, hamile bırakmak
|
|
no-knock |
- [A] Amerika: Amerika'nın istediği yere zorla girmesi ile ilgili
|
|
knock smb. off his perch |
- [V] havasını söndürmek, havasını bozmak
|
|
|
|