Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
knock-kneed Dinle! {,nɒk'ni:d}
  • [A] çarpık bacaklı, paytak
knock-kneed s. çarpık bacaklı, yürürken dizleri birbirine çarpan.
knock-kneed knock-kneed nak'nid Sıfat * çarpık bacaklı, yürürken dizleri birbirine çarpan.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
knock the door
  • [V] kapı: kapıyı çalmak
knock galley-west
  • [ID] eşek sudan gelinceye kadar dövmek, pataklamak, yere sermek, benzetmek, altüst etmek
knock into a cocked hat
  • [N] pestile çevirmek, tanınmaz hale getirmek, mahvetmek, mağlup etmek
knock Dinle! {nɒk}
  • [N] vuruş, darbe, vurma, çalma
  • [V] çalmak, vurmak, çarpmak, kapı: kapıyı çalmak, sertçe eleştirmek, devirmek, teklemek
take the knock
  • [V] ağır yaralanmak, hasar görmek
knock about
  • [V] kaba davranmak, sert davranmak, hırpalamak, dövmek, çıkmak, gezmek, göze çarpmamak
knock around
  • [V] kaba davranmak, sert davranmak, hırpalamak, dövmek, çıkmak, gezmek, göze çarpmamak
knock back
  • [V] devirmek, içmek, patlamak, mal olmak, şaşırtmak
knock down
  • [V] devirmek, yıkmak, yere sermek, sökmek, demonte etmek, fiyat kırmak, ucuza satmak
knock-knees {,nɒk'ni:z}
  • [N] çarpık bacaklar
knock knock!
  • [INTRJ] tak tak!, tık tık!
knock off
  • [V] düşürmek, paydos etmek, halledivermek, fiyat kırmak, indirim yapmak, çalmak, soymak, öldürmek, düzmek, becermek, kızlığını bozmak
knock out
  • [V] vurup çıkartmak, nakavt etmek, yenmek, çarpmak, yormak, öldürmek, tıngırdatmak
knock over
  • [V] devirmek, yıkmak, çarpmak, ezmek
knock-proof
  • [A] darbeye dayanıklı
knock the heads together
  • [V] kafa kafaya vermek
knock together
  • [V] bir araya getirmek, kuruvermek, inşa edivermek, çarpışmak
knock up
  • [V] uyandırmak, hazırlayıvermek, kuruvermek, hazırlamak, para kazanmak, sayı yapmak, hamile bırakmak
no-knock
  • [A] Amerika: Amerika'nın istediği yere zorla girmesi ile ilgili
knock smb. off his perch
  • [V] havasını söndürmek, havasını bozmak