İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
straight ahead |
|
|
bold-faced |
{'bəʋld,feıst}
- [A] yüzsüz, arsız, küstah, utanmaz, koyu renk yazılmış
|
|
straight as a die |
- [ID] dosdoğru, doğru, dürüst, özü sözü bir
|
|
double-faced |
{'dʌbəl,feıst}
- [A] iki yüzlü, çift taraflı
|
|
be faced with |
- [ID] karşısında olmak, yüz yüze gelmek, karşı çıkmak
|
|
keep a straight face |
- [ID] ciddi durmak, ciddi kalmak
|
|
faced |
{feıst}
|
|
straight flush |
- [N] floş ruvayel, straigt flush, straight flush
|
|
Janus-faced |
{,dʒeınəs'feıst}
|
|
moon-faced |
{'mu:n,feıst}
|
|
open-faced |
{'əʋpən,feıst}
- [A] açık yürekli, tek dilim {sandviç}
|
|
pasty faced |
{'peıstı,feıst}
|
|
po-faced |
{,pəʋ'feıst}
- [A] çatık kaşlı, sert bakışlı, suratsız
|
|
pudding-faced |
- [A] ablak suratlı, şişman suratlı
|
|
smooth-faced |
{'smu:ð,feıst}
- [A] sakalsız, cildi pürüzsüz, iki yüzlü, güler yüzlü, yüze gülücü
|
|
straight |
{streıt}
- [A] düz, dik, doğru, karşı cinse ilgi duyan, dümdüz, dosdoğru, direkt, düzgün, dürüst, güvenilir, sek, katışıksız, iskontosuz, orijinal{piyes}, sıradan
- [ADV] düz, doğru, dümdüz, dosdoğru, dik olarak, doğruca, direkt olarak, doğru olarak, doğrudan doğruya, düzenli biçimde, tam, tam olarak
- [N] düz çizgi, yarış çizgisi, düzlük, kent, eşcinsel olmayan kimse, uyuşturucu kullanmayan kimse,
|
|
absolutely straight |
|
|
be on the straight and narrow |
|
|
be straight |
|
|
Go straight. |
|
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
|
|