Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
straight-faced Dinle! {'streıt,feıst}
  • [A] asık suratlı, ifadesiz

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
straight ahead
  • [ADV] dosdoğru
bold-faced Dinle! {'bəʋld,feıst}
  • [A] yüzsüz, arsız, küstah, utanmaz, koyu renk yazılmış
straight as a die
  • [ID] dosdoğru, doğru, dürüst, özü sözü bir
double-faced Dinle! {'dʌbəl,feıst}
  • [A] iki yüzlü, çift taraflı
be faced with
  • [ID] karşısında olmak, yüz yüze gelmek, karşı çıkmak
keep a straight face
  • [ID] ciddi durmak, ciddi kalmak
faced {feıst}
  • [A] yüzlü, kaplı
straight flush
  • [N] floş ruvayel, straigt flush, straight flush
Janus-faced Dinle! {,dʒeınəs'feıst}
  • [A] İkiyüzlü
moon-faced {'mu:n,feıst}
  • [A] ay yüzlü, mehlika
open-faced Dinle! {'əʋpən,feıst}
  • [A] açık yürekli, tek dilim {sandviç}
pasty faced {'peıstı,feıst}
  • [A] uçuk benizli
po-faced Dinle! {,pəʋ'feıst}
  • [A] çatık kaşlı, sert bakışlı, suratsız
pudding-faced
  • [A] ablak suratlı, şişman suratlı
smooth-faced {'smu:ð,feıst}
  • [A] sakalsız, cildi pürüzsüz, iki yüzlü, güler yüzlü, yüze gülücü
straight Dinle! {streıt}
  • [A] düz, dik, doğru, karşı cinse ilgi duyan, dümdüz, dosdoğru, direkt, düzgün, dürüst, güvenilir, sek, katışıksız, iskontosuz, orijinal{piyes}, sıradan
  • [ADV] düz, doğru, dümdüz, dosdoğru, dik olarak, doğruca, direkt olarak, doğru olarak, doğrudan doğruya, düzenli biçimde, tam, tam olarak
  • [N] düz çizgi, yarış çizgisi, düzlük, kent, eşcinsel olmayan kimse, uyuşturucu kullanmayan kimse,
absolutely straight
  • [A] dümdüz
be on the straight and narrow
  • [V] dürüstçe yaşamak
be straight
  • [V] düz olmak
Go straight.
  • [PHR] düz: Düz gidin.

Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar Yukarı
straight flush
  • [N] flush: straight flush
straight angle
1. an angle of 180 degrees.