straight ahead |
|
|
backed |
{bækt}
- [A] arkası olan, arka çıkılmış, desteklenmiş, astarlı, kaplı, arkalıklı
|
|
crook-backed |
{'krʋk,bækt}
|
|
straight as a die |
- [ID] dosdoğru, doğru, dürüst, özü sözü bir
|
|
keep a straight face |
- [ID] ciddi durmak, ciddi kalmak
|
|
straight flush |
- [N] floş ruvayel, straigt flush, straight flush
|
|
straight |
{streıt}
- [A] düz, dik, doğru, karşı cinse ilgi duyan, dümdüz, dosdoğru, direkt, düzgün, dürüst, güvenilir, sek, katışıksız, iskontosuz, orijinal{piyes}, sıradan
- [ADV] düz, doğru, dümdüz, dosdoğru, dik olarak, doğruca, direkt olarak, doğru olarak, doğrudan doğruya, düzenli biçimde, tam, tam olarak
- [N] düz çizgi, yarış çizgisi, düzlük, kent, eşcinsel olmayan kimse, uyuşturucu kullanmayan kimse,
|
|
absolutely straight |
|
|
be on the straight and narrow |
|
|
be straight |
|
|
Go straight. |
|
|
go straight |
|
|
hold straight |
|
|
out of the straight |
|
|
Should I go straight? |
- [PHR] düz: Düz mü gideyim?
|
|
the straight of it |
- [ADV] doğrusu, doğru olanı
|
|
straight away |
{'streıtə,weı}
- [ADV] hemen, hemencecik, tereddüd etmeden, duraksamadan
|
|
straight-edge |
{'streıt,edʒ}
- [N] kıl cetvel, düz mastar
|
|
straight-faced |
{'streıt,feıst}
- [A] asık suratlı, ifadesiz
|
|
straight-from-the-shoulder |
- [A] dobra dobra, açık açık
|
|
|