İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
straight ahead |
|
|
have a chip an one's shoulder |
- [ID] öfkesi burnunda olmak, kavgaya hazır olmak, meydan okumak
|
|
straight as a die |
- [ID] dosdoğru, doğru, dürüst, özü sözü bir
|
|
keep a straight face |
- [ID] ciddi durmak, ciddi kalmak
|
|
straight flush |
- [N] floş ruvayel, straigt flush, straight flush
|
|
shoulder |
{'ʃəʋldər}
- [N] omuz, sırt {dağ}, yamaç, banket, güvenlik şeridi
- [V] omuzlamak, omuzla iterek açmak, omzuna almak, üstüne almak, yüklenmek
|
|
hard shoulder |
- [N] banket, güvenlik şeridi
|
|
shoulder arms |
|
|
shoulder bag |
|
|
shoulder belt |
{'ʃəʋldərbelt}
- [N] omuz kayışı, emniyet kemeri
|
|
shoulder blade |
{'ʃəʋldər,bleıd}
|
|
shoulder strap |
{'ʃəʋldər,stræp}
- [N] omuz askısı, askı, apolet, omuz rütbesi
|
|
straight |
{streıt}
- [A] düz, dik, doğru, karşı cinse ilgi duyan, dümdüz, dosdoğru, direkt, düzgün, dürüst, güvenilir, sek, katışıksız, iskontosuz, orijinal{piyes}, sıradan
- [ADV] düz, doğru, dümdüz, dosdoğru, dik olarak, doğruca, direkt olarak, doğru olarak, doğrudan doğruya, düzenli biçimde, tam, tam olarak
- [N] düz çizgi, yarış çizgisi, düzlük, kent, eşcinsel olmayan kimse, uyuşturucu kullanmayan kimse,
|
|
absolutely straight |
|
|
be on the straight and narrow |
|
|
be straight |
|
|
Go straight. |
|
|
go straight |
|
|
hold straight |
|
|
out of the straight |
|
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
|
|