İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
short-coming |
i. kusur, eksik, noksan. |
|
short-coming |
short-com.ing
şôrt'k^mîng
İsim
* kusur, eksik, noksan. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
bring short |
|
|
a button short |
- [ID] tahtası eksik, kaçık, şapşal
|
|
short circuit |
{,ʃɔ:rt'sɜ:rkıt}
|
|
coming |
{'kʌmıŋ}
- [A] gelen, gelecek
- [N] geliş, yaklaşma, varış, gelme
|
|
coming back |
|
|
coming together |
|
|
short commons |
|
|
I'd like a short cut. |
- [PHR] kesim: Kısa bir kesim istiyorum.
|
|
cut short |
- [V] uzatmamak, kısa kesmek, susturmak, uzattırmamak
|
|
fall short |
- [V] erişememek, kısa kalmak
|
|
have a short fuse |
- [V] çabuk sinirlenmek, tepesi çok çabuk atmak
|
|
short-haired |
{,ʃɔ:rt'heərd}
|
|
home-coming |
{'həʋm,kʌmıŋ}
- [N] mezunlar günü, yuvaya dönüş, yurda dönüş
|
|
coming to life |
|
|
short notice |
|
|
in short order |
|
|
red-short |
{'redʃɔ:rt}
- [A] kızgın iken kırılan (met.)
|
|
in the short run |
- [ADV] yakın gelecekte, kısa vadede
|
|
run short of |
|
|
short |
{ʃɔ:rt}
- [A] alçak, kısa, kısa kesilmiş, az, bodur, bücür, kısa boylu, özet, yetersiz, eksik, kestirme, kıt, tam olmayan, sert {içki}, iyi pişmiş, gevrek, çıtır çıtır, hariç, kısa vadeli, çapaklı (met.)
- [ADV] eksik, aniden, birden, haricinde, dışında
- [N] kısa metrajlı film, kısa devre, kontak, kasa açığı, kısa hece, kısa okunuşlu ünlü
- [V]
|
|
|
|