İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
heavy-hearted |
{,hevı'hɑ:rtıd}
- [A] kederli, üzgün, umutsuz, karamsar
|
|
heavy-hearted |
s. üzgün, kederli. |
|
heavy-hearted |
heav.y-heart.ed
Sıfat
* üzgün, kederli. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
big-hearted |
{,bıg'hɑ:rtıd}
- [A] eli açık, iyi kâlpli, iyiliksever, cömert, yüce gönüllü, iyi yürekli
|
|
black-hearted |
{'blæk,hɑ:rtıd}
|
|
broken-hearted |
{,brəʋkən'hɑ:rtıd}
|
|
heavy chemicals |
- [N] ağır kimyasal maddeler
|
|
chicken-hearted |
{'tʃıkən,hɑ:rtıd}
- [A] korkak, ödlek, tavşan yürekli
|
|
heavy drinker |
|
|
false-hearted |
{fɔ:ls'hɑ:rtıd}
|
|
good-hearted |
{,gʋd'hɑ:rtıd}
|
|
great-hearted |
{,greıt'hɑ:rtıd}
- [A] yüce, iyi kâlpli, cesur, yürekli
|
|
hard-hearted |
{,hɑ:rd'hɑ:rtıd}
- [A] katı yürekli, taş kalpli, duyarsız, duygusuz, vicdansız, acımasız
|
|
with a heavy heart |
- [ADV] binbir güçlükle, zor belâ
|
|
-hearted |
|
|
heavy |
{'hevı}
- [A] ağır, baskın, şiddetli, fırtınalı, aşırı, önemli, çok, sert, baygın, üzücü, bozuk, kaba, hamile
- [ADV] ağır şekilde, şiddetle, çok
- [N] başrol oyuncusu {dram}, kötü adam rolü, ağır siklet, fedai, zalim, ağır top
|
|
hang heavy |
|
|
lie heavy on smb. |
- [V] yüklenmek, ağırlık vermek
|
|
heavy concrete |
|
|
heavy current |
- [N] yüksek gerilim, kuvvetli akım
|
|
heavy drinking |
|
|
heavy-duty |
{,hevı'du:tı}
- [A] dayanıklı, uzun ömürlü, ağır hizmet, ağır vergili
|
|
heavy-fisted |
|
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
heavy metal |
|
|
good-hearted |
1. generously responsive; "good-hearted but inept efforts to help"; "take a kindly interest"; "a kindly gentleman"; "an openhearted gift to charity". |
|
|
|