İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
heavy-duty |
{,hevı'du:tı}
- [A] dayanıklı, uzun ömürlü, ağır hizmet, ağır vergili
|
|
heavy-duty |
s. dayanıklı, ağır iş için elverişli. |
|
heavy-duty |
heav.y-du.ty
Sıfat
* dayanıklı, ağır iş için elverişli. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
all-duty |
- [A] çok amaçlı, fonksiyonel
|
|
heavy chemicals |
- [N] ağır kimyasal maddeler
|
|
customs duty |
|
|
death duty |
{'deɵ,du:tı}
- [N] veraset vergisi, intikal vergisi
|
|
differential duty |
- [N] kademeli gümrük tarifesi
|
|
heavy drinker |
|
|
duty |
{'du:tı}
- [N] ödev, gümrük, hizmet, yükümlülük, görev, vergi, gümrük vergisi
|
|
be on guard duty |
|
|
Do I have to pay duty on the goods I bought here? |
- [PHR] gümrük: Burada satın aldığım ürünler için gümrük ödemem gerekiyor mu?
|
|
guard duty |
{'gɑ:rd,du:tı}
|
|
on duty |
- [ADV] iş başında, görevde, görevli
|
|
duty-free |
{,du:tı'fri:}
- [A] gümrüksüz
- [ADV] gümrük ödemeden
|
|
Do you sell duty-free goods on board? |
- [PHR] gümrüksüz: Uçakta gümrüksüz ürünler satıyor musunuz?
|
|
duty-paid |
{'du:tı,peıd}
|
|
excise duty |
|
|
fatigue duty |
{fə'ti:g,du:tı}
- [N] angarya, kışla hizmeti
|
|
with a heavy heart |
- [ADV] binbir güçlükle, zor belâ
|
|
heavy |
{'hevı}
- [A] ağır, baskın, şiddetli, fırtınalı, aşırı, önemli, çok, sert, baygın, üzücü, bozuk, kaba, hamile
- [ADV] ağır şekilde, şiddetle, çok
- [N] başrol oyuncusu {dram}, kötü adam rolü, ağır siklet, fedai, zalim, ağır top
|
|
hang heavy |
|
|
lie heavy on smb. |
- [V] yüklenmek, ağırlık vermek
|
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
|
|