bowl |
{bəʋl}
- [N] tas, kâse, çanak, leğen, kadeh, stadyum (Amer.), top {bowling vb.}, dokuz kuka oyunu
- [V] yuvarlamak, çevirmek {çember}, yuvarlanmak, bovling oynamak, yolunda gitmek, tıkırında olmak
|
|
bowl along |
- [V] yolunda gitmek, tıkırında olmak
|
|
bowl over |
- [V] çarpıp düşürmek, şaşırtmak
|
|
punch in one's card |
|
|
punch in the card |
|
|
center punch |
|
|
Dust Bowl |
{'dʌstbəʋl}
- [N] bölge: kuraklık bölgesi, çöle dönmüş arazi
|
|
finger bowl |
{'fıŋgərbəʋl}
- [N] el yıkama tası {sofrada}
|
|
pipe bowl |
|
|
Punch |
{pʌntʃ}
- [NPR] kukla: şişman ve hantal bir kukla (tiy.)
|
|
punch |
{pʌntʃ}
- [N] kart basma makinesi, tıknaz tip, biz, delgeç, delgi, zımba, kuvvet, meyveli kokteyl {kâsede hazırlanır}, muşta, punch, yumruk, güç, baskı kalıbı, kısa bacaklı yük beygiri, bodur
- [V] yumruk atmak, yumruklamak, muşta ile vurmak, vurmak, sertçe basmak, zımbalamak, zımba ile delmek, delgeç ile delmek, biz ile delmek
|
|
punch card |
|
|
punch-drunk |
{'pʌntʃ,drʌŋk}
- [A] yumruklarla sersemlemiş, sersemlemiş, şaşırmış
|
|
punch line |
- [N] fıkranın esprili son cümlesi
|
|
punch press |
- [N] zımba presi, delgi presi
|
|
punch-up |
{'pʌntʃ,ʌp}
- [N] kavga, dövüş, yumruklaşma
|
|
rabbit punch |
- [N] enseye yumruk, enseye sert vuruş
|
|
salad bowl |
{'sælədbəʋl}
- [N] salata tabağı, salata kâsesi
|
|
soup bowl |
|
|
sugar bowl |
{'ʃʋgərbəʋl}
|
|
|