İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
pocket |
{'pɒkıt}
- [A] cep, minyatür
- [N] cep, torba, kese, hava boşluğu, oyuk, kovuk, maddi olanak
- [V] cebe indirmek, cebe koymak, cebe atmak, iç etmek, üstüne yatmak, gizlemek, bastırmak, belli etmemek, deliğe sokmak {bilardo}, veto etmek, çembere almak {savaş}, sineye çekmek, hazmetmek {hakaret}
|
|
pocket |
i. 1. cep. 2. çukur.
f. 1. cebe yerleştirmek, cebe koymak. 2. iç etmek. 3. gizlemek, saklamak. |
|
pocket |
f. cebe yerleştirmek, cebe koymak; cebine atmak, {slang} iç etmek; gizlemek, saklamak, bastırmak. |
|
pocket |
i. cep; para, maddi imkân; çukur, gedik; bilardo masasının dört köşesindeki çukurcuklardan her biri; içinde maden cevheri bulunan ufak kovuk; hav. hava boşluğu; semt. pocket battleship cep zırhlısı. pocket money cep harçlığı. in ones pocket nüfuzu altında; içli dışlı olan. |
|
pocket |
cep |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
air pocket |
{eər'pɒkıt}
|
|
pocket book |
{'pɒkıt,bʋk}
- [N] defter: cep defteri, kitap: cep kitabı, cüzdan, çanta: el çantası (Amer.)
|
|
I would like to buy a pocket dictionary. |
- [PHR] sözlük: Cep sözlüğü satın almak istiyorum.
|
|
hip pocket |
{,hıp'pɒkıt}
|
|
out-of-pocket |
{,aʋtəv'pɒkıt}
- [A] cepten, cepten çıkan, nakit ödenen, peşin harcanan
|
|
out-of-pocket expenses |
- [N] nakit harcamalar, cepten çıkmış masraflar
|
|
be in pocket |
|
|
be out of pocket |
|
|
line one's pocket |
- [ID] kesesini doldurmak, cebini doldurmak
|
|
put one's hand in one's pocket |
- [ID] elini cebine atmak, para harcamak
|
|
put smb. in one's pocket |
- [ID] parmağında oynatmak, avucuna almak, üzerinde çok etkili olmak
|
|
pocket edition |
- [N] cep baskısı, küçük kitap
|
|
pocket lamp |
|
|
pocket money |
{'pɒkıt,mʌnı}
- [N] cep harçlığı, harçlık
|
|
pocket-size |
{'pɒkıtsaız}
|
|
pocket-sized |
{'pɒkıt,saızd}
|
|
thrust one's hand into one's pocket |
|
|
vest-pocket |
{vest'pɒkıt}
|
|
vest-pocket camera |
- [N] cep fotoğraf makinesi
|
|
watch pocket |
{wɒtʃ'pɒkıt}
|
|
|
|