Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
pocket-size Dinle! {'pɒkıtsaız}
  • [A] cep tipi, küçük boy

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
We can adjust it to your size.
  • [PHR] ayarlamak: Bunu sizin bedeninize göre ayarlayabiliriz.
air pocket {eər'pɒkıt}
  • [N] hava boşluğu
Do you have ones of a bigger size?
  • [PHR] büyük: Bir numara büyüğü var mı?
pocket book {'pɒkıt,bʋk}
  • [N] defter: cep defteri, kitap: cep kitabı, cüzdan, çanta: el çantası (Amer.)
cabinet size
  • [N] kartvizitten büyükçe fotoğraf boyutu
Can you check my size?
  • [PHR] boy: Benim boyum var mı?
I would like to buy a pocket dictionary.
  • [PHR] sözlük: Cep sözlüğü satın almak istiyorum.
of equal size
  • [ADV] aynı ölçüde, ölçüsü aynı
equal in size
  • [ADV] aynı ölçüde, ölçüsü aynı
hip pocket {,hıp'pɒkıt}
  • [N] kıç cebi, arka cep
life-size Dinle! {'laıfsaız}
  • [A] doğal ölçüsünde, doğal boyutlarında
Can you order my size for me?
  • [PHR] sipariş: Benim boyum sipariş edebilir misiniz?
out-of-pocket Dinle! {,aʋtəv'pɒkıt}
  • [A] cepten, cepten çıkan, nakit ödenen, peşin harcanan
out-of-pocket expenses
  • [N] nakit harcamalar, cepten çıkmış masraflar
pint-size Dinle! {'paınt,saız}
  • [A] ufak tefek, ufaklık, bacaksız
pocket Dinle! {'pɒkıt}
  • [A] cep, minyatür
  • [N] cep, torba, kese, hava boşluğu, oyuk, kovuk, maddi olanak
  • [V] cebe indirmek, cebe koymak, cebe atmak, iç etmek, üstüne yatmak, gizlemek, bastırmak, belli etmemek, deliğe sokmak {bilardo}, veto etmek, çembere almak {savaş}, sineye çekmek, hazmetmek {hakaret}
be in pocket
  • [ID] kâr etmek, kazanmak
be out of pocket
  • [ID] zarar etmek
line one's pocket
  • [ID] kesesini doldurmak, cebini doldurmak
put one's hand in one's pocket
  • [ID] elini cebine atmak, para harcamak

Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar Yukarı
Size de.
  • [PHR] same: Same to you.
Size mutluluk dolu yıllar diliyorum.
  • [PHR] wish: I wish you many years of happiness.
Size yol göstereyim.
  • [PHR] guide: Let me be your guide.
Size ısmarlayabilir miyim?
  • [PHR] treat: May I treat you?
Size bir içki ısmarlamama izin verin.
  • [PHR] drink: Let me buy you a drink.
Size bir içki ikram edebilir miyim?
  • [PHR] drink: May I offer you a drink?
Size çok minnettarım.
  • [PHR] obliged: I'm very much obliged to you.
Size ne oldu?
  • [PHR] happen: What happened to you?
size
  • [PRON] you
size de!
  • [INTRJ] same to you!
sorumluluğu size ait
  • [ADV] peril: at your peril
Size çok teşekkür ederim.
  • [PHR] grateful: I'm really grateful to you.
Bagajınız ulaştığında biz size haber vereceğiz.
  • [PHR] deliver: We'll inform you when your baggage is delivered.
Size çok yakıştı.
  • [PHR] fit: It fits you well.
Size nasıl yardım edebilirim?
  • [PHR] help: How can I help you?
size you
Bizden size From us to you
Size borçluyum I.O.U.
Size Limit Size Limit
bagajınız ulaştığında biz size haber vereceğiz. We'll inform you when your baggage is delivered.