We can adjust it to your size. |
- [PHR] ayarlamak: Bunu sizin bedeninize göre ayarlayabiliriz.
|
|
air pocket |
{eər'pɒkıt}
|
|
Do you have ones of a bigger size? |
- [PHR] büyük: Bir numara büyüğü var mı?
|
|
pocket book |
{'pɒkıt,bʋk}
- [N] defter: cep defteri, kitap: cep kitabı, cüzdan, çanta: el çantası (Amer.)
|
|
cabinet size |
- [N] kartvizitten büyükçe fotoğraf boyutu
|
|
Can you check my size? |
- [PHR] boy: Benim boyum var mı?
|
|
I would like to buy a pocket dictionary. |
- [PHR] sözlük: Cep sözlüğü satın almak istiyorum.
|
|
of equal size |
- [ADV] aynı ölçüde, ölçüsü aynı
|
|
equal in size |
- [ADV] aynı ölçüde, ölçüsü aynı
|
|
hip pocket |
{,hıp'pɒkıt}
|
|
life-size |
{'laıfsaız}
- [A] doğal ölçüsünde, doğal boyutlarında
|
|
Can you order my size for me? |
- [PHR] sipariş: Benim boyum sipariş edebilir misiniz?
|
|
out-of-pocket |
{,aʋtəv'pɒkıt}
- [A] cepten, cepten çıkan, nakit ödenen, peşin harcanan
|
|
out-of-pocket expenses |
- [N] nakit harcamalar, cepten çıkmış masraflar
|
|
pint-size |
{'paınt,saız}
- [A] ufak tefek, ufaklık, bacaksız
|
|
pocket |
{'pɒkıt}
- [A] cep, minyatür
- [N] cep, torba, kese, hava boşluğu, oyuk, kovuk, maddi olanak
- [V] cebe indirmek, cebe koymak, cebe atmak, iç etmek, üstüne yatmak, gizlemek, bastırmak, belli etmemek, deliğe sokmak {bilardo}, veto etmek, çembere almak {savaş}, sineye çekmek, hazmetmek {hakaret}
|
|
be in pocket |
|
|
be out of pocket |
|
|
line one's pocket |
- [ID] kesesini doldurmak, cebini doldurmak
|
|
put one's hand in one's pocket |
- [ID] elini cebine atmak, para harcamak
|
|