Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
knife-edge Dinle! {'naıfedʒ}
  • [N] bıçak ağzı

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
bowie-knife
  • [N] eğri av bıçağı
carving knife {'kɑ:rvıŋ,naıf}
  • [N] et bıçağı
chopping knife
  • [N] satır, et bıçağı, kazıma bıçağı
clasp knife {'klæspnaıf}
  • [N] sustalı çakı
cutting edge
  • [N] ağız, keskin kenar, bıçak ağzı
edge Dinle! {edʒ}
  • [N] keskin kenar, ağız, kıyı, keskinlik, şiddet, kenar, kesit, üstünlük
  • [V] keskinleştirmek, kenar yapmak, yavaş yavaş ilerletmek, yan yan gitmek, sokulmak
have the edge on smb.
  • [ID] üstün olmak
have the edge over smb.
  • [ID] üstün olmak
on edge
  • [A] gergin, sabırsız, endişeli, aşırı hassas, sinirli
play with edge tools
  • [ID] ateşle oynamak
edge away
  • [V] yavaş yavaş uzaklaşmak, yan yan gitmek
edge in
  • [V] içine sokmak, sokulmak
edge off
  • [V] yavaş yavaş uzaklaşmak, yan yan gitmek
edge on
  • [V] hareket: harekete geçirmek, dürtmek, zorlamak
edge out
  • [V] kıl payı yenmek, kenara itmek, çekilmek, bırakmak
edge tool {'edʒ,tu:l}
  • [N] keskin alet
keen edge
  • [N] keskin yüz, ağız
knife Dinle! {naıf}
  • [N] bıçak
  • [V] kesmek, bıçaklamak, arkadan vurmak
Could I have a clean knife?
  • [PHR] bıçak: Temiz bir bıçak alabilir miyim?
keen-edged knife
  • [N] bıçak: keskin bıçak

Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar Yukarı
cutting-edge
1. in accord with the most fashionable ideas or style; "wears only the latest style"; "the last thing in swimwear"; "knows the newest dances"; "cutting-edge technology"; "a with-it boutique".