bath towel |
|
|
before you could say Jack Robinson |
- [ID] göz açıp kapayıncaya kadar, kaşla göz arasında
|
|
car jack |
|
|
cheap-jack |
{'tʃi:pdʒæk}
- [N] salı pazarı, ucuz mal satan seyyar satıcı, kalitesiz, adi
|
|
dish towel |
{'dıʃ,taʋəl}
|
|
face towel |
|
|
Jack Frost |
|
|
jack |
{dʒæk}
- [N] adam, mangır, erkek, kriko, vale, kaldıraç, sancak {gemi}, priz, erkek tavşan, eşek: erkek eşek, para
- [V] kriko ile kaldırmak, kaldırmak, yükseltmek
|
|
Can you lend me a jack? |
- [PHR] kriko: Kriko ödünç verir misiniz?
|
|
every man Jack |
|
|
yellow jack |
- [N] karantina bayrağı, sarıhumma, karantina flaması
|
|
jack-a-dandy |
{,dʒækə'dændı}
- [N] şık adam, züppe, titrek ışık
|
|
jack-hammer |
{'dʒæk,hæmər}
- [N] delici çekiç, kaya delgisi
|
|
jack in |
- [V] bırakmak, terketmek, vazgeçmek
|
|
jack-in-office |
{,dʒækın'ɒfıs}
- [N] titiz memur, kılı kırk yaran memur
|
|
jack-in-the-box |
{,dʒækınðə'bɒks}
- [N] kutudan fırlayan bebek, kutudan çıkan yaylı kukla
|
|
like a jack-in-the-box |
- [A] kıpır kıpır, hareketli, yerinde duramaz
|
|
Jack Ketch |
|
|
jack-of-all-trades |
{,dʒækəv'ɔ:ltreıdz}
- [N] becerikli kimse, elinden her iş gelen tip, on parmağında on marifet olan kimse
|
|
jack off |
- [V] mastürbasyon yapmak, otuzbir çekmek
|
|
|