İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
ace in the hole |
|
|
blast hole |
{'blæsthəʋl}
|
|
chimney corner |
{'tʃımnı,kɔ:rnər}
|
|
coal-hole |
{'kəʋlhəʋl}
|
|
corner |
{'kɔ:rnər}
- [A] köşe, köşede olan
- [N] köşe, açı, ücra yer, kuytu, bölge, bucak, tekel oluşturma, köşe atışı
- [V] köşeye sıkıştırmak, kıstırmak, ele geçirmek, köşe oluşturmak, köşe dönmek, virajı almak
|
|
drive smb. into a corner |
|
|
in a tight corner |
|
|
just around the corner |
- [A] eli kulağında
- [ADV] köşeyi dönünce, köşeyi döner dönmez
|
|
take a corner |
|
|
turn the corner |
- [ID] kritik noktayı atlatmak, iyiye gitmek, köşeyi dönmek
|
|
corner kick |
|
|
corner stone |
{'kɔ:rnər,stəʋn}
- [N] temel taşı, esas, temel
|
|
dene-hole |
|
|
floss hole |
|
|
glory-hole |
{'glɔ:rı,həʋl}
- [N] düzensiz oda, karışık çekmece, sandık odası
|
|
gully drain hole |
- [N] lâğım ağzı, kanal ağzı
|
|
hawse-hole |
{'hɔ:z,həʋl}
- [N] loça deliği, çapa zincirinin geçtiği delik
|
|
hole |
{həʋl}
- [N] delik, çukur, oyuk, boşluk, derin yer, in, kovuk, hücre, kodes, zor durum
- [V] delmek, delik açmak, kazmak, deliğe sokmak, deliğe girmek, yuvasına girmek, kapanmak, köşesine çekilmek
|
|
be in a hole |
- [ID] zor durumda olmak, sıkıntılı olmak, boşlukta olmak
|
|
dig a hole |
- [V] çukur kazmak, delik açmak, çukur açmak
|
|
|
|