İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
go-slow |
{,gəʋ'sləʋ, 'gəʋsləʋ}
- [N] iş yavaşlatma eylemi, işi ağırdan alma
|
|
go-slow |
i. İng. işi yavaşlatma grevi, işi yavaşlatma. |
|
go-slow |
go-slow
go'slo'
İsim, British
* işi yavaşlatma grevi, işi yavaşlatma. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
slow of comprehension |
|
|
by slow degrees |
- [ADV] yavaş yavaş, azar azar
|
|
slow |
{sləʋ}
- [A] yavaş, ağır, eli ağır, geri, geri kalmış, geç, geç olan, geç anlayan, uzun süren, kesat, sıkıcı, hız: hızı azaltan
- [V] yavaşlamak, yavaşlatmak
|
|
be slow in learning |
- [V] geç öğrenmek, öğrenmekte zorlanmak
|
|
be slow of speech |
|
|
be slow to |
- [V] geç davranmak, yavaş davranmak, hemen yapmamak
|
|
be slow to take offense |
- [V] alıngan olmamak, alınmamak
|
|
be unable to slow down |
|
|
go slow |
- [V] ağırdan almak, yavaşlatmak, yavaş gitmek, idareli kullanmak
|
|
Slow down. |
- [PHR] yavaşlamak: Yavaşlayın.
|
|
slow and sure |
- [A] ağır ve emin, temkinli
|
|
slow down |
{'sləʋ,daʋn}
- [V] yavaşlamak, hız kesmek, yavaşlatmak, ağırdan almak, hız: hızı kesilmek, hafiflemek
|
|
slow match |
{,sləʋ'mætʃ}
|
|
slow motion |
{,sləʋ'məʋʃən}
- [N] ağır çekim, ağır çekimli film
|
|
slow-motion |
{,sləʋ'məʋʃən}
|
|
slow motion picture |
|
|
slow moving |
{'sləʋ,mu:vıŋ}
|
|
slow-witted |
{sləʋ'wıtıd}
- [A] kalın kafalı, geç anlayan, mankafa
|
|
slow train |
- [N] katar: dilenci katarı, tren: posta treni
|
|
be slow on the uptake |
- [V] geç anlamak, zor kavramak
|
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
slow |
slow fox-trot, slow dance.
slow yapmak to do a slow fox-trot, do a slow dance. |
|
slow |
* slow fox-trot, slow dance. |
|
slow yapmak |
* to do a slow fox-trot, do a slow dance. |
|
|
|