İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
force |
{fɔ:rs}
- [N] kuvvet, güç, zorlama, kudret, zor, şiddet, baskı, etki, nüfuz, geçerlilik, yürürlük, kütle, yığın, birlik
- [V] zorlamak, mecbur etmek, sıkıştırmak, baskı yapmak, yükseltmek {fiyat}, çabuklaştırmak, ırzına geçmek, serada yetiştirmek
|
|
force |
f. zorlamak; mecbur etmek. |
|
force |
i. güç, kuvvet; zor. |
|
force |
i. güç, kuvvet, kudret; zor, cebir şiddet, baskı, tazyik; hüküm, tesir; {fiz}. güç, kuvvet. force feed {mak}. tazyikli yağlama, force majeure karşı konulmaz kuvvet, fors majör. force pump {mak}. alavereli tulumba, baskılı tulumba. force of circumstamces durum gereği. air force hava kuvvetleri. by force of etkisiyle. by {main} force zorla, cebren. in force büyük kuvvetlerle, bütün kuvvetiyle; tedavülde, muteber, geçerli; yü rürlükte. Iand forces kara kuvvetleri. naval forces deniz kuvvetleri. |
|
force |
f. zorlamak, icbar etmek, mecbur etmek; tazyik etmek, sıkıstırmak; zorla almak; ırzına geçmek; {bahç}. suni usullerle turfanda meyva, sebze ve çiçek yetiştirmek. force a smile zorla gülümsemek. force ones hand acele karar vermeye zorlamak. force ones way zorla yol katetmek. force the door kapıyı zorlamak. force the game fazla sayı kazanmak için oyunu tehlikeye sokmak. force the pace sürati artırmak, işi veya gidişi hızlandırmak. forced draft ateşe tazyikle verilen hava; aşırı çalışmaya zorlama. forced labor zorla çalıştırma, angarya; angaryaya zorlanan işçiler. forced landing {hav}. mecburi iniş. forced loan {tic}. mecburi borçlanma. forced march {ask}. zoraki yürüyüş. forced sale mecburi satış. forcing pit {bahç}. bitkileri çabuk yetiştirmek için ısı verici maddeleri havi çukur. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
by force of arms |
|
|
centrifugal force |
- [N] merkezkaç kuvveti, savurma kuvveti
|
|
centripetal force |
- [N] merkezcil çekim kuvveti, ortaya çekici kuvvet
|
|
come into force |
|
|
detective force |
- [N] güvenlik gücü, cinayet masası görevlisi
|
|
driving force |
{'draıvıŋ,fɔ:rs}
|
|
electromotive force |
- [A] elektrik hareket gücü
|
|
by force |
- [ADV] zorla, zor kullanarak, cebren
|
|
in force |
- [ADV] yürürlükte, geçerli
|
|
the force |
|
|
use force |
|
|
force feed |
{'fɔ:rs,fi:d}
- [N] zorla besleme, zorla yedirme
|
|
force-feed |
{'fɔ:rs,fi:d}
|
|
force-land |
{'fɔ:rslænd}
- [V] inişe zorlamak, zorunlu iniş yapmak
|
|
force majeure |
|
|
force-meat |
{'fɔ:rs,mıt}
- [N] yoğurulmuş kıyma, baharatlı kıyma, dolma içi
|
|
force one's way |
- [V] güçlükle yol almak, yolunu zorla açmak
|
|
force pump |
{'fɔ:rspʌmp}
- [N] basma tulumba, tulumba
|
|
force smb.'s hand |
|
|
force the pace |
- [V] hızlandırmak, çabuklaştırmak
|
|
|
|