İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
tick-tack |
{,tık'tæk}
- [N] saat sesi, işaret: işaretle bahisleri bildirme {at yarışı}
|
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
tack |
{tæk}
- [N] geçici olarak tutturma, raptiye, iri başlı küçük çivi, besin, yiyecek, yol, yöntem, gemi: geminin rüzgâra göre yaptığı yön değişikliği, rüzgâra karşı volta vurma
- [V] raptiyelemek, teyellemek, tutturmak, çakmak, katmak, eklemek, birleştirmek, gemi: gemiyi çevirmek, rüzgâra karşı volta vurmak
|
|
hard tack |
{'hɑ:rd,tæk}
- [N] galeta, peksimet, gemi yemeği
|
|
tack down |
|
|
tack together |
- [V] teyellemek, tutturmak
|
|
tick |
{tık}
- [N] kene, saat sesi, saniye, tıkırtı, doğrulama işareti, kılıf, kot kumaş, kredi, veresiye
- [V] tıkırdamak, tık tık etmek, işaretlemek
|
|
buy on tick |
- [ID] krediyle almak, veresiye almak
|
|
in a tick |
- [ADV] kaşla göz arasında, bir anda
|
|
on the tick |
- [ADV] dakika: dakikası dakikasına, saniyesi saniyesine
|
|
on tick |
- [ADV] dakikasında, dakika: dakikası dakikasına
|
|
to the tick |
- [ADV] dakika: dakikası dakikasına, saniyesi saniyesine
|
|
What makes him tick? |
- [PHR] nasıl: Nasıl biridir?, ne: Amacı ne?, ne: İstediği ne?, şey: Dürten şey nedir?
|
|
tick off |
- [V] işaretlemek, azarlamak, paylamak
|
|
tick over |
| | |