Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
tick-tack {,tık'tæk}
  • [N] saat sesi, işaret: işaretle bahisleri bildirme {at yarışı}

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
tack Dinle! {tæk}
  • [N] geçici olarak tutturma, raptiye, iri başlı küçük çivi, besin, yiyecek, yol, yöntem, gemi: geminin rüzgâra göre yaptığı yön değişikliği, rüzgâra karşı volta vurma
  • [V] raptiyelemek, teyellemek, tutturmak, çakmak, katmak, eklemek, birleştirmek, gemi: gemiyi çevirmek, rüzgâra karşı volta vurmak
hard tack {'hɑ:rd,tæk}
  • [N] galeta, peksimet, gemi yemeği
tack down
  • [V] çivilemek, çakmak
tack together
  • [V] teyellemek, tutturmak
tick Dinle! {tık}
  • [N] kene, saat sesi, saniye, tıkırtı, doğrulama işareti, kılıf, kot kumaş, kredi, veresiye
  • [V] tıkırdamak, tık tık etmek, işaretlemek
buy on tick
  • [ID] krediyle almak, veresiye almak
in a tick
  • [ADV] kaşla göz arasında, bir anda
on the tick
  • [ADV] dakika: dakikası dakikasına, saniyesi saniyesine
on tick
  • [ADV] dakikasında, dakika: dakikası dakikasına
to the tick
  • [ADV] dakika: dakikası dakikasına, saniyesi saniyesine
What makes him tick?
  • [PHR] nasıl: Nasıl biridir?, ne: Amacı ne?, ne: İstediği ne?, şey: Dürten şey nedir?
tick off
  • [V] işaretlemek, azarlamak, paylamak
tick over