Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
tick Dinle! {tık}
  • [N] kene, saat sesi, saniye, tıkırtı, doğrulama işareti, kılıf, kot kumaş, kredi, veresiye
  • [V] tıkırdamak, tık tık etmek, işaretlemek
tick f.
1. {saat} tik tak etmek, işlemek, çalışmak.
2. off {listede bulunan bir maddenin} yanına işaret koymak: I need to tick off his name. Onun ismini işaretlemem lazım.
3. along {işler} iyi gitmek; {biri} mutlu bir şekilde yaşamak, hayatından memnun olmak: “How´s Tayfun?” “He´s ticking right along.” “Tayfun nasıl?” “Yuvarlanıp gidiyor.”

i.
1. {işleyen saatin çıkardığı} tik tak sesi, tik tak.
2. listede bulunan maddenin yanına konulan işaret { š }.
tick i. zool. kene.
tick i.
1. {şilte, yatak veya yastığı kaplayan} yüz.
2. şilte; {şilte olarak kullanılan} yatak.
tick i. İng., k.dili. kredi, itibar; borç veresiye alışveriş. buy on tick veresiye almak.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
buy on tick
  • [ID] krediyle almak, veresiye almak
in a tick
  • [ADV] kaşla göz arasında, bir anda
on the tick
  • [ADV] dakika: dakikası dakikasına, saniyesi saniyesine
on tick
  • [ADV] dakikasında, dakika: dakikası dakikasına
to the tick
  • [ADV] dakika: dakikası dakikasına, saniyesi saniyesine
What makes him tick?
  • [PHR] nasıl: Nasıl biridir?, ne: Amacı ne?, ne: İstediği ne?, şey: Dürten şey nedir?
tick off
  • [V] işaretlemek, azarlamak, paylamak
tick over
  • [V] rolântide çalışmak, tıkırında gitmek
tick-tack {,tık'tæk}
  • [N] saat sesi, işaret: işaretle bahisleri bildirme {at yarışı}
tick-tack man
  • [N] işaret: işaretle bahisleri bildiren adam {at yarışı}
tick tock {'tık,tɒk}
  • [N] tik tak
wood tick
  • [N] kene
between Tick Marks Kategori Sayısı
between Tick-Mark Labels Bulunan Kategori Sayısı
tick s.o. off k. dili birini sinirlendirmek/kızdırmak.
tick^^
1.

i., İng., k.dili. kredi, itibar; borç veresiye alışveriş. buy on tick veresiye almak. ,kredi/tıkırtı/kılıf/kene,tick işaretle/tıkırda.
2. tıkırtı. tiktak. an. saniye. kene. sakırga. veresiye.
3. tikirti. tiktak. dogru isareti. an. saniye. kene. sakirga. veresiye. kredi. tikirdamak. tik tik etmek. isaret koymak.
What makes him tick? k. dili Onu ayakta tutan şey ne?
tick someone off Konuşma Dili * birini sinirlendirmek/kızdırmak.
What makes him tick? * Onu ayakta tutan şey ne?
tick off azarla