Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
thick-skinned s. vurdumduymaz.
thick-skinned thick-skinned thîk'skînd' Sıfat * vurdumduymaz.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
thick crust
  • [N] hamur: kalın hamur
dark-skinned {'dɑ:rk,skınd}
  • [A] esmer, koyu tenli, kara derili
put it on thick
  • [V] abartmak, şişirmek
keep one's eyes skinned
  • [ID] gözünü dört açmak, dikkatli olmak, gözkulak olmak
-skinned
  • [SUFF] derili
skinned {skınd}
  • [A] derili, derisi soyulmuş, yüzülmüş, kabuk bağlamış, deri gibi
thick soup
  • [N] koyu çorba, ezme çorbası
thick Dinle! {ɵık}
  • [A] kalın, yoğun, koyu, boğuk, sık, dumanlı, sisli, kalın kafalı, belirgin, yakın {arkadaş}, aşırı, fazla
  • [N] kalın kafalı, kalınlık, en heyecanlı yeri, en çok olduğu yer
in the thick of it
  • [ADV] en civcivli zamanında, en heyecanlı yerinde, tam ortasında
that's a bit thick
  • [ID] bu kadarı da fazla
through thick and thin
  • [ID] iyi ve kötü günde
thick skin
  • [N] aldırış etmeyen, duyarsız
thick with
  • [A] kaplı, örtülü, dolu
thick with snow
  • [A] yoğun kar yağışlı
thin-skinned Dinle! {'ɵın,skınd}
  • [A] ince derili, duyarlı, duygulu, hassas
be as thick as thieves k. dili sıkı fıkı olmak, canciğer kuzu sarması olmak.
be thick with
1. ile kaplı olmak: This table´s thick with dust. Bu masa toz içinde. The courtyard was thick with smoke. Avlu duman içindeydi.
2. çok miktarda bulunmak, kaynamak: The house was thick with fleas. Ev pire kaynıyordu.
3. k. dili ile sıkı fıkı/çok samimi olmak.
in the thick of the battle muharebenin en şiddetli yerinde.
It´s a bit thick of you to ask me to do this, isn´t it? İng., k. dili Benden bunu istemen biraz fazla, değil mi?
keep one´s eyes open/peeled/skinned gözünü açmak, gözünü dört açmak, tetikte olmak.