Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
safe Dinle! {seıf}
  • [A] emin, sağlam, güvencede, emin ellerde, güvenli, tehlikesiz, kesin, muhakkak, korkusuz
  • [N] kasa, kasa: çelik kasa
safe s. emin, emniyetli, güvenli, sağlam; güvenilir; tehlikesiz: in safe hands emin ellerde. a safe neighborhood emniyetli bir mahalle. a safe building sağlam bir bina. a safe politician güvenilir bir politikacı.

i. kasa.
safe s.

i. emniyette, emin ellerde, selâmette, salim; kurtulmuş; emin, sağlam; emniyetli, mahfuz; korkusuz; güvenilir; tehlikesiz; beysbol oyundışı edilmeden kaleye yetişmiş olan;

i. kasa; teldolap. safe and sound sağ salim, sapasağlam. a safe bet el de bir. safe deposit kıymetli eşya saklamaya mahsus emniyetli yer. safedeposit box bankada özel müşteri kasası. be on the safeside sonuçtan emin olmak, ihtiyatlı davranmak. safely

z. emniyetle, emin olarak. safeness

i. emniyet.
safe s. emin, emniyetli, güvenli, sağlam; güvenilir; tehlikesiz: in safe hands emin ellerde. a safe neighborhood emniyetli bir mahalle. a safe building sağlam bir bina. a safe politician güvenilir bir politikacı.

i. kasa.
safe s.

i. emniyette, emin ellerde, selâmette, salim; kurtulmuş; emin, sağlam; emniyetli, mahfuz; korkusuz; güvenilir; tehlikesiz; beysbol oyundışı edilmeden kaleye yetişmiş olan;

i. kasa; teldolap. safe and sound sağ salim, sapasağlam. a safe bet el de bir. safe deposit kıymetli eşya saklamaya mahsus emniyetli yer. safedeposit box bankada özel müşteri kasası. be on the safeside sonuçtan emin olmak, ihtiyatlı davranmak. safely

z. emniyetle, emin olarak. safeness

i. emniyet.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
I would like to put some valuables in the safe deposit box.
  • [PHR] kasa: Bazı değerli eşyalarımı emanet kasasına koymak istiyorum.
safe deposit box
  • [N] kasa: çelik kasa, kasa: emanet kasası, kasa: banka kasası
safe buster
  • [N] kasa hırsızı
a safe card
  • [N] güvenilir kimse
fail-safe Dinle! {'feıl,seıf}
  • [A] hazırlıklı, tedbirli, güvenceli
meat-safe {'mi:tseıf}
  • [N] tel dolap
play it safe
  • [V] sağlamcı olmak, riske girmemek, sağlama almak
Is it safe to swim here?
  • [PHR] güvenli: Burada yüzmek güvenli mi?
safe and sound
  • [A] sağ salim, sapasağlam
  • [ADV] sağ salim, kazasız belâsız
safe conduct {,seıf'kɒndəkt}
  • [N] geçiş izni
safe deposit
  • [N] kasa: banka kasası, kiralık kasa
a safe bet elde bir.
as safe as houses İng., k. dili çok emniyetli.
be on the safe side ihtiyatlı davranmak.
fail safe kusurönler
fail safe bozulmaya dayanıklı
fail safe aksamadan bağışık
fail safe bozulmaya dayanıklı
fail safe interrupt korumalı işkesme
safe and sound sağ salim, sapasağlam.