İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
safe |
{seıf}
- [A] emin, sağlam, güvencede, emin ellerde, güvenli, tehlikesiz, kesin, muhakkak, korkusuz
- [N] kasa, kasa: çelik kasa
|
|
safe |
s. emin, emniyetli, güvenli, sağlam; güvenilir; tehlikesiz: in safe hands emin ellerde. a safe neighborhood emniyetli bir mahalle. a safe building sağlam bir bina. a safe politician güvenilir bir politikacı.
i. kasa. |
|
safe |
s.
i. emniyette, emin ellerde, selâmette, salim; kurtulmuş; emin, sağlam; emniyetli, mahfuz; korkusuz; güvenilir; tehlikesiz; beysbol oyundışı edilmeden kaleye yetişmiş olan;
i. kasa; teldolap. safe and sound sağ salim, sapasağlam. a safe bet el de bir. safe deposit kıymetli eşya saklamaya mahsus emniyetli yer. safedeposit box bankada özel müşteri kasası. be on the safeside sonuçtan emin olmak, ihtiyatlı davranmak. safely
z. emniyetle, emin olarak. safeness
i. emniyet. |
|
safe |
s. emin, emniyetli, güvenli, sağlam; güvenilir; tehlikesiz: in safe hands emin ellerde. a safe neighborhood emniyetli bir mahalle. a safe building sağlam bir bina. a safe politician güvenilir bir politikacı.
i. kasa. |
|
safe |
s.
i. emniyette, emin ellerde, selâmette, salim; kurtulmuş; emin, sağlam; emniyetli, mahfuz; korkusuz; güvenilir; tehlikesiz; beysbol oyundışı edilmeden kaleye yetişmiş olan;
i. kasa; teldolap. safe and sound sağ salim, sapasağlam. a safe bet el de bir. safe deposit kıymetli eşya saklamaya mahsus emniyetli yer. safedeposit box bankada özel müşteri kasası. be on the safeside sonuçtan emin olmak, ihtiyatlı davranmak. safely
z. emniyetle, emin olarak. safeness
i. emniyet. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
I would like to put some valuables in the safe deposit box. |
- [PHR] kasa: Bazı değerli eşyalarımı emanet kasasına koymak istiyorum.
|
|
safe deposit box |
- [N] kasa: çelik kasa, kasa: emanet kasası, kasa: banka kasası
|
|
safe buster |
|
|
a safe card |
|
|
fail-safe |
{'feıl,seıf}
- [A] hazırlıklı, tedbirli, güvenceli
|
|
meat-safe |
{'mi:tseıf}
|
|
play it safe |
- [V] sağlamcı olmak, riske girmemek, sağlama almak
|
|
Is it safe to swim here? |
- [PHR] güvenli: Burada yüzmek güvenli mi?
|
|
safe and sound |
- [A] sağ salim, sapasağlam
- [ADV] sağ salim, kazasız belâsız
|
|
safe conduct |
{,seıf'kɒndəkt}
|
|
safe deposit |
- [N] kasa: banka kasası, kiralık kasa
|
|
a safe bet |
elde bir. |
|
as safe as houses |
İng., k. dili çok emniyetli. |
|
be on the safe side |
ihtiyatlı davranmak. |
|
fail safe |
kusurönler |
|
fail safe |
bozulmaya dayanıklı |
|
fail safe |
aksamadan bağışık |
|
fail safe |
bozulmaya dayanıklı |
|
fail safe interrupt |
korumalı işkesme |
|
safe and sound |
sağ salim, sapasağlam. |
|
|
|