Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
roll-front
  • [A] storlu, stor kapaklı

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
roll in the aisles
  • [ID] gülmekten kırılmak, gülmekten yerlere yatmak
roll bandage
  • [N] sargı bezi
barrel roll
  • [N] uçağın ekseni üzerinde tam bir devir yapması
Is the dining car at the front or rear of the train?
  • [PHR] vagon: Yemekli vagon trenin önünde mi arkasında mı?
roll in cash
  • [ID] para içinde yüzmek, çok parası olmak
cold front
  • [N] soğuk hava kitlesi
front-end collision
  • [N] çarpışma: önden çarpışma
front Dinle! {frʌnt}
  • [A] ön, öndeki, cüret
  • [N] ön, ön taraf, yüz, cephe, paravan kişi, paravan şirket, alın, sima, yüzsüzlük, utanmazlık, arsızlık
  • [V] bakmak, dönmek, yönelmek, karşı olmak, önderlik etmek, yol göstermek, cephesini düzenlemek
be in the front
  • [V] önde olmak
Can you cut a little more off the front?
  • [PHR] ön: Önümü biraz daha kısaltır mısınız?
in front of
  • [PREP] önünde, karşısında
front bench
  • [N] avam kamarasında bakanlar sırası, ön sıralar
front-bencher Dinle! {,frʌnt'bentʃər}
  • [N] ileri gelenler, önde gelenler
front door
  • [N] ön kapı, sokak kapısı
front drive
  • [N] önden çekiş
front for
  • [N] ön tarafı oluşturmak, paravanlık etmek
front line {,frʌnt'laın}
  • [N] cephe hattı, cephe
front-line {,frʌnt'laın}
  • [A] cephede görevli, cephe
front man
  • [N] paravan kişi
front on to
  • [N] bakmak, bakıyor olmak, karşı olmak

Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar Yukarı
rock'n'roll
  • [N] rock'n'roll, rock and roll
roll on deodorant
  • [N] roll-on
popular front
1. a leftist coalition organized against a common opponent.
rock and roll rock and roll