Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
front-line {,frʌnt'laın}
  • [A] cephede görevli, cephe

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
aclinic line
  • [N] mıknatıssal ekvator
agonic line
  • [N] agonik çizgi
assembly line
  • [N] montaj bandı
bar line
  • [N] ölçü çizgisi (müz.)
base line {'beıslaın}
  • [N] kenar çizgisi, ölçü alınan çizgi
bearing line
  • [N] görüş hattı
belt line {'belt,laın}
  • [N] yol: çevre yolu
one-line business
  • [N] iş: tek yönlü iş, ticaret: tek bir ürün ticareti
The line is busy.
  • [PHR] meşgul: Bu hat meşgul.
Is the dining car at the front or rear of the train?
  • [PHR] vagon: Yemekli vagon trenin önünde mi arkasında mı?
chalk line
  • [N] tebeşirli iple çizilen çizgi
clothes-line {'kləʋzlaın}
  • [N] çamaşır ipi
cold front
  • [N] soğuk hava kitlesi
front-end collision
  • [N] çarpışma: önden çarpışma
color line
  • [N] ırk ayrımı
contour line
  • [N] eşyükselti çizgisi
datum line {'deıtəmlaın}
  • [N] esas alınan yükseklik
line of demarcation
  • [N] sınır, sınır çizgisi, yetki sınırı
diagonal line
  • [N] köşegen
direct line
  • [N] direkt hat

Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar Yukarı
air line
1. A path through the air made easy for aërial navigation by steady winds.
popular front
1. a leftist coalition organized against a common opponent.
Line Art Resim Line Art Images
Line(FM) Line{FM}
Line-In Volume Level Line-In Volume Level
bkz. Single In-line Memory Module SIMM