branch |
{bræntʃ}
- [A] dal, şube, kol
- [N] dal, şube, kol, kol {bitki}, sınıf, branş, dere, çay, göbek, soy ağacındaki yer
- [V] dal budak salmak, yayılmak, kollara ayrılmak, dallanmak
|
|
branch off |
|
|
branch office |
|
|
branch out |
- [V] dallanmak, dallanıp budaklanmak, gelişmek
|
|
extra virgin olive oil |
|
|
olive oil |
|
|
olive |
{'ɒlıv}
- [A] zeytin, zeytin yeşili
- [N] zeytin, zeytin yeşili
|
|
hold out the olive-branch |
- [V] zeytin dalı uzatmak, barış istemek
|
|
olive drab |
- [N] zeytin yeşili, haki renk, haki renkli üniforma
|
|
olive-drab |
|
|
olive-green |
|
|
olive-tree |
{'ɒlıvtri:}
|
|
olive-wood |
{'ɒlıv,wʋd}
- [N] zeytin ormanı, zeytin kerestesi
|
|
palm branch |
{'pɑ:mbræntʃ}
|
|
branch road |
- [N] yol: yan yol, sokak: ara sokak
|
|
root-and-branch |
- [A] köklü, radikal, tam, kusursuz
|
|
bad branch |
kötü sapma |
|
branch |
i. 1. {ağaca ait} dal. 2. {nehre ait} kol. 3. şube; bölüm, kısım; dal, kol, branş.
f. 1. dal budak salmak. 2. kollara ayrılmak. |
|
branch |
i.
f. dal, kol, şube, bölüm; akarsu kolu:
f. dal budak salmak; kollara ayrılmak, şubelere ayrılmak; bölmek, ayırmak; elişi ile süslemek. branch off ikiye ayrılmak; konu dışına çıkmak. branch out geniş1emek, yayılmak, dal budak salmak. root and branch baştan başa, tamamen. brartchleti
i. ufak dal. branchy
s. dallı budaklı. |
|
branch |
dal |
|
|