İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
green bean |
- [N] fasulye: taze fasulye
|
|
bottle green |
|
|
bowling green |
- [N] dokuz kuka çim sahası
|
|
Green Channel (in the airport) |
|
|
have green fingers |
- [ID] çiçek: iyi çiçek yetiştirmek
|
|
look green about the gills |
- [ID] keyifsiz görünmek, üzgün görünmek
|
|
glass green |
|
|
green |
{gri:n}
- [A] yeşil, taze, ham, yeni, genç, toy, acemi, rengi atmış, hasta görünen
- [N] yeşil, çimenlik, yeşil alan, yeşillik, golf sahası, gençlik, zindelik, para
- [V] yeşillendirmek, yeşile boyamak, yeşermek, yeşile boyanmak
|
|
I'm looking for something in green. |
- [PHR] yeşil: Yeşil bir şey arıyorum.
|
|
green assembly |
|
|
green cheese |
- [N] lor, adaçayı ile boyanmış peynir
|
|
green cloth |
{'gri:nklɒɵ}
- [N] çuha, kumar masası, oyun masası
|
|
green crop |
|
|
green-eyed |
{,gri:n'aıd}
|
|
the green-eyed monster |
|
|
green fingers |
- [ID] çiçek yetiştirme yeteneği
|
|
green light |
|
|
give smb. the green light |
- [N] yeşil ışık yakmak, izin vermek
|
|
green lung |
- [N] yeşil alan, şehrin akciğeri
|
|
green pound |
|
|
|
|