Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
olive-green
  • [A] zeytin yeşili

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
green bean
  • [N] fasulye: taze fasulye
bottle green
  • [A] koyu yeşil
bowling green
  • [N] dokuz kuka çim sahası
Green Channel (in the airport)
  • [N] yeşil: Yeşil Alan
have green fingers
  • [ID] çiçek: iyi çiçek yetiştirmek
look green about the gills
  • [ID] keyifsiz görünmek, üzgün görünmek
glass green
  • [N] camgöbeği
green Dinle! {gri:n}
  • [A] yeşil, taze, ham, yeni, genç, toy, acemi, rengi atmış, hasta görünen
  • [N] yeşil, çimenlik, yeşil alan, yeşillik, golf sahası, gençlik, zindelik, para
  • [V] yeşillendirmek, yeşile boyamak, yeşermek, yeşile boyanmak
I'm looking for something in green.
  • [PHR] yeşil: Yeşil bir şey arıyorum.
green assembly
  • [N] ilk montaj
green cheese
  • [N] lor, adaçayı ile boyanmış peynir
green cloth {'gri:nklɒɵ}
  • [N] çuha, kumar masası, oyun masası
green crop
  • [N] taze ot
green-eyed Dinle! {,gri:n'aıd}
  • [A] kıskanç, haset
the green-eyed monster
  • [ID] kıskançlık, haset
green fingers
  • [ID] çiçek yetiştirme yeteneği
green light
  • [N] yeşil ışık, izin
give smb. the green light
  • [N] yeşil ışık yakmak, izin vermek
green lung
  • [N] yeşil alan, şehrin akciğeri
green pound
  • [N] sterlin