Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
hour Dinle! {'aʋər}
  • [N] saat, zaman, vakit
hour i. saat; vakit zaman; bir saatiik yol; astr. ekvatorda on beş derecelik mesafe. hour circle astr. gök kutuplarından geçen büyük daire, saat dairesi. hour hand akrep {saat}. after hours çalışma saatlerinden sonraki zaman. an idle hour boş vakit. at the eleventh hour geç vakitte, son dakikada. eighthour day sekiz saatlik iş günü. hero of the hour günün kahramanı. His hour has come Ceza veya mükafat saati gelmiştir. in an evil hour uğursuz saatte. keep good hours vaktinde eve gelmek; erken yatmak. long hours uzun çalışma saatleri. office hours çalışma saatleri, mesai saatleri. on the hour tam vaktinde; saat başında. sidereal hour yıldız hareketiyle tayin olunan saat. the question of the hour günün meselesi. the small hours gece yarısından sonraki ilk saatler.
hour i.
1. saat.
2. vakit, zaman.
hour saat
hour hour aur İsim * saat. * vakit, zaman.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
What are the charges per hour?
  • [PHR] ücret: Saat başına ücretiniz ne kadar?
What's the charge per hour?
  • [PHR] kadar: Saati ne kadar?
consultation hour
  • [N] muayene saati
at the eleventh hour
  • [ADV] son anda
What's the frequency per hour?
  • [PHR] saat: Saatte kaç defa var?
half an hour
  • [PHR] yarım saat
half-hour {,hæf'aʋər}
  • [A] yarım saatlik
  • [N] yarım saat
H-hour {'eıtʃ,aʋr}
  • [N] harekât saati, saldırı saati
in an hour
  • [ADV] bir saat içinde
per hour
  • [ADV] saat başına, saat: saati
What does it cost per hour?
  • [PHR] saat: Saati ücreti ne kadar?
working hour
  • [N] iş saati, çalışma saati, saat: mesai saati
You can pick it up in an hour.
  • [PHR] saat: Bir saat içerisinde alabilirsiniz.
hour-hand {'aʋər,hænd}
  • [N] akrep, saat akrebi
kilowatt hour {'kılə,wɒt,aʋər}
  • [N] kilovat saat
lunch hour {'lʌntʃaʋər}
  • [N] öğle tatili
man-hour Dinle! {'mæn,aʋər}
  • [N] bir saatlik çalışma
rush hour
  • [N] iş çıkış saati, yoğun saat, kalabalık zamanı
rush-hour
  • [A] kalabalık, yoğun
I would like a taxi in an hour.
  • [PHR] taksi: Bir saat içinde bir taksi rica ediyorum.