İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
What are the charges per hour? |
- [PHR] ücret: Saat başına ücretiniz ne kadar?
|
|
What's the charge per hour? |
- [PHR] kadar: Saati ne kadar?
|
|
consultation hour |
|
|
at the eleventh hour |
|
|
What's the frequency per hour? |
- [PHR] saat: Saatte kaç defa var?
|
|
half an hour |
|
|
half-hour |
{,hæf'aʋər}
- [A] yarım saatlik
- [N] yarım saat
|
|
H-hour |
{'eıtʃ,aʋr}
- [N] harekât saati, saldırı saati
|
|
hour |
{'aʋər}
|
|
in an hour |
|
|
per hour |
- [ADV] saat başına, saat: saati
|
|
What does it cost per hour? |
- [PHR] saat: Saati ücreti ne kadar?
|
|
working hour |
- [N] iş saati, çalışma saati, saat: mesai saati
|
|
You can pick it up in an hour. |
- [PHR] saat: Bir saat içerisinde alabilirsiniz.
|
|
hour-hand |
{'aʋər,hænd}
|
|
kilowatt hour |
{'kılə,wɒt,aʋər}
|
|
lunch hour |
{'lʌntʃaʋər}
|
|
man-hour |
{'mæn,aʋər}
|
|
rush |
{rʌʃ}
- [N] acele, telaş, kızarıklık, kızartı, koşma, koşuşturma, sıçrama, atılma, saldırma, hücum, akın, üşüşme, toplanma, rağbet, kur, saz, hasırotu, önemsiz şey, fasa fiso
- [V] acele etmek, koşmak, şiddetli esmek, hızlı akmak, atılmak, düşünmeden girişmek, aceleye getirmek, acele ettirmek, sıkboğaz etmek, sıkıştırmak, koşturmak, acele ile göndermek, yetiştirmek, çabucak halletmek, hücum etmek
|
|
gold rush |
{'gəʋldrʌʃ}
|
|
|
|