İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
high-handed |
{,haı'hændıd}
- [A] amirlik taslayan, keyfi, zorba
|
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
all-time high |
|
|
clean-handed |
{,kli:n'hændıd}
- [A] suçsuz, temiz, temiz elli
|
|
High Court |
|
|
of high degree |
- [ADV] yüksek dereceli, yüksek rütbeli
|
|
in high dudgeon |
- [N] hiddetli, tepesi atmış
|
|
empty-handed |
{,emptı'hændıd}
- [A] eli boş
- [ADV] eli boş olarak
|
|
hold in high esteem |
- [V] saygı: büyük saygı göstermek, büyük sevgi beslemek
|
|
hold in high estimation |
- [V] saygı: büyük saygı göstermek
|
|
even-handed |
{'i:vən,hændıd}
- [A] objektif, tarafsız, adil
|
|
high favor |
|
|
in high feather |
|
|
high fever |
|
|
high flier |
- [ID] gözü yükseklerde olan kimse
|
|
fly high |
- [ID] gözü yükseklerde olmak, yüksekten uçmak
|
|
ham-handed |
{hæm'hændıd}
- [A] beceriksiz, hoyrat, eli ağır
|
|
with a high hand |
|
|
-handed |
- [SUFF] elli, el ile kullanıma uygun
|
|
heavy-handed |
{,hevı'hændıd}
- [A] sert, zalim, eli ağır, beceriksiz, sakar
|
|
high heel |
|
|
high |
{haı}
- [A] yüksek, yukarı, uyuşturucu almış, üst, büyük, şiddetli, aşırı, önemli, soylu, yüce, ileri, üstün, neşeli, sarhoş, uçmuş, esrarın etkisinde
- [ADV] yüksekte, yükseğe, lüks içinde
- [N] yüksek yer, yüksek basınçlı bölge, büyük vites, rekor, zirve, uçma, lise
|
|
|
|