İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
fast-day |
{'fæst,deı}
- [N] oruç günü, perhiz günü
|
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
fast |
{fæst}
- [A] çabuk, hızla, hızlı, rengi atmaz, solmaz, su gibi, süratli, seri, ileri {saat}, eli çabuk, tez canlı, uçarı, dayanıklı, sağlam, değişmez, sabit, sıkı, ayrılmaz
- [ADV] hızla, çabucak, süratle, sık sık, defalarca, hızlı, hoppaca, sıkıca, sımsıkı, derin olarak
- [N] oruç, oruç süresi
- [V] oruç tutmak
|
|
be fast asleep |
|
|
break one's fast |
- [V] oruç açmak, oruç bozmak, kahvaltı etmek
|
|
going fast |
|
|
make fast |
- [V] sıkmak, sağlamlaştırmak, kilitlemek, sıkı bağlamak
|
|
not fast |
- [A] ağır, hızlı değil, dayanıksız, yavaş, sabit değil
|
|
pull a fast one |
- [ID] oyun etmek {kötü}, oyuna getirmek
|
|
stuck fast |
- [A] kötü takılmış, sıkışmış
|
|
very fast |
|
|
fast by |
- [ADV] yakında, yanıbaşında
|
|
fast color |
- [N] solmaz renk, dayanıklı renk
|
|
fast food |
{,fæst'fu:d}
- [N] hamburger türü yiyecek, ayaküstü yenilen yiyecek
|
|
fast friend |
- [N] sıkı dost, gerçek dost
|
|
fast-talk |
- [V] ikna etmek, kandırmak, razı etmek
|
|
fast to light |
|
|
hard-and-fast |
{,hɑ:rdən'fæst}
|
|
be a fast liver |
|
|
play fast and loose |
|
|
stand fast! |
- [INTRJ] hazırol!, kıta dur!
|
|
stern fast |
- [N] kıç palamarı, kıç halatı
|
|
|
|