broom made from heath |
|
|
canning factory |
|
|
custom-made |
{'kʌstəm,meıd}
- [A] sipariş üzerine yapılmış, ısmarlama
|
|
I would like a custom-made suit. |
- [PHR] özel: Özel dikim bir takım rica ediyorum.
|
|
custom-made suit |
- [N] takım: özel dikim bir takım
|
|
ex factory |
|
|
factory |
{'fæktərı}
- [N] fabrika, imalathane, dış ticari temsilcilerin çalıştığı işhanı
|
|
have a dress made |
- [V] elbise diktirmek, elbise yaptırmak
|
|
have a suit made |
- [V] elbise diktirmek, elbise yaptırmak
|
|
judge-made law |
- [N] hukuk: mahkeme kayıtlarına dayanan hukuk
|
|
made |
{meıd}
- [A] yapılmış, üretilmiş, garantili
|
|
have it made |
- [V] yaptırmak, ısmarlamak, sonucundan emin olmak
|
|
made of |
|
|
made of silver |
|
|
made out of |
|
|
made out of paper |
|
|
made-to-order |
{,meıdtə'ɔ:rdər}
|
|
made-up |
{,meıd'ʌp}
- [A] uydurma, uyduruk, yalan, makyajlı, zararı karşılanmış
|
|
made-up (woman) |
{,meıd'ʌp}
|
|
My room hasn't been made up. |
- [PHR] temizlenmek: Odam temizlenmemiş.
|
|