Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
face Dinle! {feıs}
  • [N] ön, yüz, çehre, surat, sima, hal, tavır, eda, yüz ifadesi, görünüş, şekil, biçim, yüzey, üst taraf, cephe, önyüz, resimli taraf, kadran, onur, itibar
  • [V] bakmak, göğüs germek, karşı olmak, yönelmek, dönmek, yüzünü dönmek, yüz yüze gelmek, kaplamak, karşı karşıya gelmek, karşı koymak, karşı çıkmak, göze almak, katlanmak
face i.
1. yüz, surat, çehre, sima.
2. ön yüz, cephe.
3. mad. alın, ayna.
4. geom. yüz.
5. {saatte} mine, kadran.
face f.
1. karşılamak.
2. karşısında olmak/durmak.
3. {bir duruma} dayanmak, tahammül etmek.
4. kaplamak, astarlamak.
5. {taşın} yüzünü yontup düzeltmek.
6. -e bakmak, -e dönmek.
face i. yüz, çehre, surat, sima; küstahlık, cüret; {ticari evrakta yazılı olan} asıl değer;on taraf; {sikke} resimli yüzey; {matb.} yazı;görünüş, üst, düzey, satıh; {mat.} düzey, yüz; {mad.} üzerinde çalışılan tünel duvarı veya sonu. face card resimli iskambil kağıdı. facedown yüz üstü, yüzü koyun .face lifting {tıb.} yüze uygulanan estetik ameliyatı. face to face karşı karşıya, yüz yüze. in the face of karşısında, dikkate alarak, rağmen. fly in the face of karşı gelmek. have the face yüzü tutmak, cüret etmek.Iose face itibarını kaybetmek. make a face yüzünü gözünü buruşturmak. make faces alay ederek yüzünü gözünü tuhaf şekillere sokmak. onthe face of it dış görünüşe göre. pull along face suratını asmak. put a bold face on {zor bir durum} karşısında cesaret göstermek. put a new face on the matter işin şeklini değiştirmek, işe baska cephe kazandırmak. save ones face kabahatini örtbas etmek.show ones face meydana çıkmak, kendini göstermek. to my face yüzüme karşı.
face yüzüne bakmak; yönelmek; karşılamak, karşı karşıya gelmek, yüz yüze gelmek, karşısında olmak; cesaretle karşılamak;iskambil kâğıt açmak; kaplamak, astarlamak;taşın yüzünü yontup düzeltmek, düzgünleştirmek; bakmak, dönmek; nâzır olmak, nezareti olmak face about aksi istikamete dönmek face down sukut ile veya küstahlıkla hasmını susturmak, karşısındakini sindirmek; yüzü koyun, yüzü alta gelerek face the music ABD, argo cezalandırılma ihtimali karşısında yılmamak face out sonuna kadar dayanmak face up to cesaretle karşılamak,farkına varmak

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
about-face Dinle! {ə'baʋt,feıs}
  • [N] geriye dönüş, yüz seksen derece dönme
avert one's face
  • [V] yüzünü çevirmek
bang in the face
  • [ADV] tam yüzüne, suratının ortasına
black in the face
  • [A] yüzü mosmor olmuş, sinirinden morarmış
bold-face
  • [A] koyu renk yazılmış, siyah harflerle yazılmış
clock-face {'klɒkfeıs}
  • [N] saat kadranı
color of the face
  • [N] bet beniz
doll's face
  • [N] güzel ama kafasız kız
have the face to
  • [ID] yüzü olmak, cüret etmek
in the face of
  • [PREP] karşısında
keep a straight face
  • [ID] ciddi durmak, ciddi kalmak
lose face
  • [ID] bozulmak, bozum olmak, rezil olmak, mahçup olmak, yüzü kalmamak
make a face
  • [V] surat etmek
make face
  • [V] surat asmak, surat etmek, somurtmak
making face
  • [N] surat asma, surat etme
on the face of it
  • [ADV] görünüşte
to one's face
  • [ADV] yüzüne, yüzüne karşı
face about
  • [V] ters yöne dönmek, geriye dönmek
face card {'feıskɑ:rd}
  • [N] suratlı oyun kâğıdı
face death
  • [ID] ölümle yüz yüze gelmek, ölümü cesaretle karşılamak