İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
blockade |
{blɒ'keıd}
- [N] abluka, kuşatma
- [V] ablukaya almak, kuşatmak
|
|
impose a blockade |
|
|
raise a blockade |
|
|
run the blockade |
|
|
distance runner |
|
|
front-runner |
{frʌnt'rʌnər}
- [N] rekortmen, favori, şansı en yüksek aday
|
|
rum-runner |
{'rʌm,rʌnər}
|
|
runner |
{'rʌnər}
- [N] koşucu, atlet, yarışçı, yarış atı, ulak, haberci, çığırtkan, dağıtıcı, kaçakçı, ray, çark, saban demiri, palanga ipi
|
|
runner-up |
{'rʌnər,ʌp}
- [N] yarış ikincisi, ikinci {yarış}
|
|
scarlet runner |
- [N] fasulye: İspanyol fasulyesi, fasulye: çalı fasulyesi
|
|
blockade |
i. abluka.
f. abluka etmek, ablukaya almak. |
|
blockade |
i.
f. den., ask. muhasara, denizden kuşatma, abluka;
f. denizden abluka etmek, kuşatmak; etrafını çevirmek. blockader
i. abluka eden düşman gemisi. run the blockade ablukayı yarmak. |
|
blockade |
blokaj |
|
raise/lift a blockade |
ablukayı kaldırmak. |
|
run a blockade |
ablukayı yarmak. |
|
run a blockade |
ablukayı yarmak. |
|
run a blockade |
ablukayı yarmak. |
|
run a blockade |
ablukayı yarmak. |
|
runner |
i. koşan kimse, koşucu; kaçak, kaçkın; makinist; kızak ayağı; çığırtkan, kâhya, simsar; ray; yerde kökler salarak uzanan bitki veya bu bitkinin sapı; yol halısı; uzunca ve ensiz masa örtüsü. |
|
runner |
i. 1. koşucu. 2. yol halısı. 3. ayak işlerini yapan kimse, ayakçı. 4. bot. sürüngen sap. 5. İng., k. dili çalıfasulyesi. |
|
|
|