bus stop |
{'bʌs,stɒp}
|
|
dead stop |
- [N] aniden durma, tam olarak durma
|
|
come to a dead stop |
- [N] aniden durmak, tamamen durmak
|
|
double-stop |
{,dʌbəl'stɒp}
- [N] sesin iki telde birden çalınması, iki telden aynı anda ses çıkarmak
|
|
flag stop |
- [N] tren istasyonu: trenin bayrakla durdurulduğu tren istasyonu
|
|
Stop following me. |
- [PHR] takip: Beni takip etmekten vazgeç.
|
|
full stop |
{'fʋl,stɒp}
- [N] nokta, durak, durma, son
|
|
last stop |
|
|
overnight stop |
- [N] bir gecelik mola, gece: geceyi geçirmek
|
|
reed-stop |
{'ri:dstɒp}
- [N] sipsi, kaval dili, jüdorg
|
|
stop short |
- [V] birden durmak, aniden durmak
|
|
stop speaking |
|
|
stop |
{stɒp}
- [N] durma, duraksama, duraklama, stop etme, durak, istasyon, mola yeri, mercek perdesi (fot.), noktalama işareti, nokta, ünsüz ses, engel
- [V] durmak, son vermek, bırakmak, dindirmek, durdurmak, stop ettirmek, kesmek, alıkoymak, savmak, dolgu yapmak, kapamak, tıkamak, noktalamak, bitmek, kesilmek, kalmak, devam etmemek
|
|
be unable to stop oneself |
|
|
Can you give me something to stop the pain? |
- [PHR] dindirmek: Ağrımı dindirecek bir şey verebilir misiniz?
|
|
come to a full stop |
- [V] tamamen durmak, sekteye uğramak
|
|
come to a stop |
- [V] durmak, duraksamak, durağa gelmek
|
|
How long does the bus stop here? |
- [PHR] durmak: Otobüs burada ne kadar duracak?
|
|
How long will we stop here? |
- [PHR] durmak: Burada ne kadar duracağız?
|
|
I get off at the next stop. |
- [PHR] durak: Bir sonraki durakta ineceğim.
|
|