İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
double-stop |
{,dʌbəl'stɒp}
- [N] sesin iki telde birden çalınması, iki telden aynı anda ses çıkarmak
|
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
double bed |
{,dʌbəl'bed}
- [N] kişilik: çift kişilik, yatak: iki kişilik yatak
|
|
I'd like a room with a double bed. |
- [PHR] yatak: Çift kişilik yatağı olan bir oda rica ediyorum.
|
|
bend double |
|
|
bookkeeping by double entry |
- [N] ikili usulde defter tutma
|
|
bus stop |
{'bʌs,stɒp}
|
|
I double dare you! |
- [INTRJ] yap da görelim!, sen yap, ben de yaparım!
|
|
dead stop |
- [N] aniden durma, tam olarak durma
|
|
come to a dead stop |
- [N] aniden durmak, tamamen durmak
|
|
double |
{'dʌbəl}
- [A] çift, iki kat, ikili, çifte, iki kişilik, duble, iki yüzlü, iki anlamlı
- [ADV] iki kat, iki misli, ikişerli, ikili, çift, çifte
- [N] iki kat, çift, kopya, benzer, duble, ikili bahis, dublör, koşar adım
- [V] iki misli yapmak, iki yle çarpmak, ikiye katlamak, katlamak, dublörlüğünü yapmak, iki rolü birden oynamak, bükmek, iki katına çıkmak, katlanmak
|
|
at the double |
- [ADV] koşar adım, koşar adımla
|
|
in double time |
|
|
lead a double life |
- [V] bilinenden ayrı bambaşka bir hayat sürmek
|
|
Make it a double, please. |
- [PHR] duble: Duble olsun, lütfen.
|
|
play a double game |
- [ID] ikili oynamak, çift taraflı oynamak, iki tarafı da idare etmek
|
|
see double |
- [V] çift görmek, sarhoş olmak
|
|
sleep double |
- [V] yatakta iki kişi yatmak, birlikte yatırmak
|
|
There are no double rooms left. |
- [PHR] çift: Çift kişilik odamız kalmadı.
|
|
double-acting |
{,dʌbəl'æktıŋ}
- [A] iki yönlü çalışan, çift taraflı işleyen
|
|
double-action |
- [A] iki yönlü çalışan, çift taraflı işleyen
|
|
double agent |
{,dʌbəl'eıdʒənt}
- [N] ikili çalışan casus, çift taraflı ajan
|
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
|
|