tender |
{'tendər}
- [A] hassas, duyarlı, alıngan, müşfik, sevecen, şefkâtli, mülayim, nazik, yumuşak, gevrek, taze
- [N] teklif, öneri, teklif mektubu, keşif bedeli, tediye mektubu, bakıcı, bakan kimse, tender, yolcuları gemiden kıyıya taşıyan kayık
- [V] etmek, vermek, teklif etmek, teklif vermek, arzetmek, sunmak
|
|
tender |
i. den. yardımcı gemi; gemiye ait olup yolcuları sahile getirip götüren kayık; lokomotife bağlı kömür ve su taşıyan vagon, tender; bakan veya hizmet eden kimse. |
|
tender |
f.
i. arz ve teklif etmek, sunmak; huk. kira veya borç vermeyi teklif etmek;
i. huk. borç karşılığında para teklifi; teklif olunan şey. tender ones resignation istifasını vermek. tender ones services hizmet teklif etmek. legal tender geçerli para. |
|
tender |
s. nazik, kolay üzülür, kolay incinir; ufak şeyden etkilenir; zayıf, olgunlaşmamış; müşfik, merhametli, şefkatli; dokunaklı, hassas; ince, narin, cılız; sevgi dolu, seven; dikkatli, incitmekten çekinir; körpe, gevrek, yumuşak. tenderly
z. şefkatle . tenderness
i. şefkat, yumuşak yüreklilik. |
|
tender |
s. 1. kolaylıkla incinen, hassas, duyarlı: The skin around the wound is very tender. Yarayı çevreleyen cilt çok hassas. 2. şefkatli, müşfik, sevecen. 3. yumuşak, sert olmayan {et, sebze, meyve v.b.}. |
|
|