Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
stiff Dinle! {stıf}
  • [A] sert, katı, koyu, yoğun, kati, zor, zorlu, çetin, fahiş, aşırı yüksek, gergin, tutulmuş, zoraki, soğuk, dik, sarp, kabul edilemez, inanılmaz, absürd, alkollü, içkili, sarhoş
  • [N] ölü, ceset, kurban, suç ortağı, baş belâsı, sahte banknot, sahte para
stiff s.
1. katı, sert {bir şey}.
2. kaskatı, gergin {kas}.
3. koyu, koyu bir kıvamda olan.
4. zor, güç, müşkül.
5. resmi, soğuk {davranış}.

i. argo morto, ceset.
stiff s.

i. katı, sert, pek; pekişmiş; eğrilmez, bükülmez; dik; koyu, özlü; sıkı; tutulmuş; gergin; zorlanmış; akıcı olmayan; resmi; inatçı; alkolü çok; sarp, çetin; den. rüzgâra dayanıklı, sağlam; zor, ağır; değişmeyen; {İskoç}, {İng}, leh. dinç, kuvvetli; yüksek, pahalı;

i. {argo} ceset; {argo} baş belası; {argo} herif; {argo} suç ortağı; {argo} kurban; {argo} sahte kâğıt para. keep a stiff upper lip cesaretini kaybetmemek, soğukkanlılığını korumak. stiffly

z. dimdik olarak. stiffness

i. katılık, sertlik .
stiff stiff stîf Sıfat * katı, sert {bir şey}. * kaskatı, gergin {kas}. * koyu, koyu bir kıvamda olan. * zor, güç, müşkül. * resmi, soğuk {davranış}. İsim, slang * morto, ceset.
stiff katı, sert, pek; pekişmiş; eğrilmez, bükülmez; dik

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
be bored stiff
  • [V] can sıkıntısından patlamak, sıkıntıdan patlamak
have a stiff neck
  • [V] boyun: boynu tutulmak
stiff neck
  • [N] lumbago, boyun: tutulmuş boyun, boyun tutulması, inatçılık
as stiff as a poker
  • [A] baston yutmuş gibi
be as stiff as a poker
  • [ID] baston yutmuş gibi durmak
as stiff as a ramrod
  • [A] aşırı ciddi, aşırı sert
that's a bit stiff
  • [ID] bu kadar da olmaz, bu kadarı da fazla
stiff collar
  • [N] sert yaka
stiff-necked Dinle! {,stıf'nekt}
  • [A] dik kafalı, inatçı, kibirli, yapmacıklı
stiff price {'stıf,praıs}
  • [N] ateş pahası
be bored stiff k. dili sıkıntıdan patlamak/çatlamak.
have a stiff neck boynu tutulmak.
keep a stiff upper lip cesaretini kaybetmemek, metin olmak.
keep a stiff upper lip k. dili şikâyet etmeden soğukkanlılıkla karşılamak; metanet göstermek.
stiff breeze sert esen rüzgâr.
stiff dose of kuvvetli dozda {bir ilaç}.
stiff drink büyük miktarda ve hiç sulandırılmamış içki.
stiff neck tutulmuş boyun.
stiff price yüksek fiyat.
stiff-necked s. dik başlı, çok inatçı.