| smack |
{smæk}
- [ADV] şap diye, şapır şupur, doğruca, tam olarak, tümüyle
- [N] şamar, tokat, şaplak, şapırtı, şapırdama, şapır şupur öpüş, hafif tad, lezzet, tutam {tuz vb.}, iz, tek direkli balıkçı teknesi, canlı balık tutan tekne, şap, şak, şapırt
- [V] şapırdatmak, şaplak atmak, şaplatmak, şaklatmak, şamar atmak, tokatlamak, şapır şupur öpmek
|
|
| smack |
f. of 1. {soyut bir şey} kokmak, -in kokusu olmak: This smacks of treachery. Bu ihanet kokuyor. 2. {bir yiyecekte/içecekte} {belirli bir şeyin} hafif bir tadı olmak: This coffee smacks of cardamom. Bu kahvede hafif bir kakule tadı var. |
|
| smack |
i. 1. şapırtı, şapırdama, öpme sesi. 2. şap sesi. 3. şaplak, sille, tokat. 4. küt sesi.
f. 1. şapırdatarak öpmek/içmek, şapır şupur/şapır şapır öpmek/içmek. 2. on -e şaplak atmak, -e tokat şaplatmak: She smacked him on the mouth. Ağzına bir şaplak attı. 3. down on küt diye {bir yere} vurmak: He smacked the book down on the table. Kitabı masaya küt diye vurdu. |
|
| smack |
i. A.B.D., {argo} eroin . |
|
| smack |
i.
f. şapırtı; tokat, şamar; tokat sesi, sesli şamar;
f. şapırtı ile öpmek veya tatmak; tokat atmak. |
|
|