İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
rough |
{rʌf}
- [A] kabataslak, pürüzlü, pürtüklü, dik {saç}, engebeli, taslak halinde olan, fırtınalı, haşin, dalgalı, sert, kaba, kaba saba, gürültücü, hoyrat, işlenmemiş, yaklaşık, aşağı yukarı, cilasız, kulak tırmalayıcı, rahatsız edici, zor, kötü, açık saçık, müstehcen
- [ADV] kabaca, sertçe, geçici olarak, eğreti
- [N] taslak, müsvedde, zorluk, kaba tip
|
|
rough |
s. 1. pürtüklü, pütür pütür; tırtıklı, tırtık tırtık: This lemon has a rough skin. Bu limonun kabuğu pürtüklü. The cliffs are rough. Kayalıklar pütür pütür. rough boards üstü tırtıklı tahtalar. 2. kaba: rough paper kaba kâğıt. rough wool kaba yün. 3. kaba biçilmiş {çimen}. 4. bozuk {yol/kaldırım}. 5. engebeli {arazi}. 6. dalgalı {deniz/su}. 7. fırtınalı {hava}; şiddetli {rüzgâr}. 8. kaba, görgüsüz {kimse}. 9. kaba, incelikten yoksun. 10. zor, sıkıntılı: He´s had a rough day. Zor bir gün geçirdi. 11. kaba, son şeklini henüz almamış: rough draft müsvedde. rough outline kaba taslak. rough estimate kaba hesap. 12. kulağa hoş gelmeyen, kulağı rahatsız eden.
i. külhanbeyi. |
|
rough |
f. pürüzlendirmek; {spor} itip kakmak. rough in, rough out kabataslak yapmak. rough it rahatına fazla düşkün olmamak, sıkıntılara katlanmak; çok basit bir şekilde yaşamak veya seyahat etmek. rough up itip kakmak, dövmek. |
|
rough |
z. kabaca. play rough itişip kakışmak. |
|
rough |
s.
i. pürüzlü, düzgün olmayan; tüylü; taşlık; inişli yokuşlu; kaba, zahmetli, sert; fırtınalı; hoyrat; kabataslak; yaklaşık;
i. kaba ve terbiyesiz adam; pürüzlü şey; {golf} düz olmayan saha. rough breathing Yunancada h sesi. rough draft ilk müsvedde, taslak. rough guess kaba tahmin. rough weather sert hava. in the rough kaba halde, işlenmemiş durumda. a diamond in the rough eğitilmemiş değerli adam. roughly
z. kabaca; aşağı yukarı, yaklaşık olarak. roughness
i. kabalık; sertlik. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
cut up rough |
- [V] kızmak, öfkelenmek, hiddetlenmek, sinirlenmek, kavgaya girişmek, yaygara koparmak
|
|
rough diamond |
- [N] işlenmemiş elmas, iyi kâlpli ama kaba insan
|
|
rough estimate |
- [N] kabaca tahmin, kabaca hesap
|
|
from the rough |
- [ADV] en baştan, sıfırdan
|
|
in the rough |
- [ADV] taslak halinde, işlenmemiş durumda, aşağı yukarı, takriben
|
|
play rough |
- [N] itişip kakışmak, sert oynamak
|
|
ride rough over |
- [V] hakkını çiğnemek, adam yerine koymamak, kötü davranmak
|
|
rough-and-ready |
{,rʌfən'redı}
- [A] pratik, kaba ama iş görür, yasak savar, kaba saba ama içten, kayıtsız
|
|
rough-and-tumble |
{,rʌfən'tʌmbəl}
- [A] kıran kırana, ite kaka, saç saça başbaşa
- [N] kıran kırana kavga, kargaşa, karışıklık
|
|
rough calculation |
- [N] kaba hesap, kabaca bir tahmin
|
|
rough copy |
- [N] müsvedde, eskiz, karalama
|
|
rough-grind |
- [V] iri taneli öğütmek, kaba taşlama yapmak
|
|
rough guess |
|
|
rough handle |
- [V] kaba davranmak, hoyrat davranmak, itip kakmak, kabaca ele almak
|
|
rough-hew |
{,rʌf'hju:}
- [V] kabaca yontmak, kabasını almak, kabaca yapmak
|
|
rough-hewn |
{,rʌf'hju:n}
- [A] kabası alınmış, kabaca yapılmış, yontulmamış, kaba
|
|
rough in |
- [V] taslağını çizmek, krokisini yapmak
|
|
rough it |
- [V] sıkıntı çekmek, sefalet içinde yaşamak, sürünmek, basit ve ilkel yaşamak
|
|
rough out |
- [V] taslağını çizmek, krokisini yapmak
|
|
rough-plane |
- [V] kaba rende vurmak, pulanyalamak
|
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
rough in |
1. prepare in preliminary or sketchy form. 2. prepare in preliminary or sketchy form. |
|
|
|