İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
clove pink |
- [N] karanfil: bir tür karanfil
|
|
compass rose |
|
|
corn rose |
{'kɔ:rn,rəʋz}
|
|
pink elephant |
|
|
my gorge rose |
- [PHR] midem kalktı, midem bulandı
|
|
moss rose |
|
|
musk rose |
|
|
pale pink |
|
|
pink |
{pıŋk}
- [A] pembe, ılımlı komünist, solcu {ılımlı}
- [N] karanfil, pembe, ılımlı komünist, en güzel dönem, zirve, uzun ve dar Latin yelkenli tekne
- [V] delmek {süngü ile}, saplamak, kenarını zikzaklı kesmek, kenarını oyalamak, kliketli çalışmak {araba}
|
|
I'm looking for something in pink. |
- [PHR] pembe: Pembe bir şey arıyorum.
|
|
in the pink of health |
|
|
tickled pink |
- [A] köşe: zevkten dört köşe
|
|
pink eye |
{'pıŋk,aı}
|
|
pink out |
- [V] kenarını zikzaklı kesmek, kenarını oyalamak
|
|
pink slip |
|
|
rose |
{rəʋz}
- [A] pembe, lâl, gül pembesi, gül
- [N] üzgeçli ağızlık {bahçe sulama kovası}, gül pencere, hortum ağzı, rüzgâr gülü, gül deseni, yılancık, güzel kız, gül, gül pembesi
|
|
rose |
{rəʋ'zeı}
- [N] şarap: pembe şarap, şarap: roze şarap
|
|
bramble rose |
- [N] gül: yabani sarmaşık gülü
|
|
brier rose |
- [N] gül: yaban gülü, gül: yabani gül
|
|
damask rose |
- [N] gül: şam gülü, gül: Anadolu'ya özgü bir gül
|
|
|
|