Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
policy-making
  • [A] politika belirleyici, hareket tarzını belirleyen

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
making angry
  • [N] kızdırma
making big
  • [N] büyütme
making a blunder
  • [N] pot kırma
making a claim to
  • [A] sahip çıkan
decision-making
  • [A] karar üreten
making dirty
  • [N] kirletme
domestic policy
  • [N] iç politika
epoch-making {'epək,meıkıŋ}
  • [A] çığır açan, yeni bir dönem başlatan
making face
  • [N] surat asma, surat etme
making fun of
  • [N] alay etme
making fun of smb.
  • [N] dalga geçme
making hot
  • [N] kızdırma
insurance policy
  • [N] sigorta poliçesi
making love
  • [N] sevişme
love making {'lʌv,meıkıŋ}
  • [N] sevişme
making Dinle! {'meıkıŋ}
  • [N] yapma, etme, yapı, başarı sebebi
in the making
  • [ADV] olmakta, yapılmakta
making iron
  • [N] kalafat demiri
making up {'meıkıŋ,ʌp}
  • [N] uydurma, telâfi etme
money making {'mʌnı,meıkıŋ}
  • [N] para kazanma, para yapma