Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
plain-dealing s. açık, açık davranan.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
I would like two bars of plain chocolate.
  • [PHR] çikolata: İki paket sade çikolata rica ediyorum.
plain chocolate
  • [N] çikolata: sade çikolata
dealing Dinle! {'di:lıŋ}
  • [N] ilişki, iş, muamele, alışveriş, davranış, dağıtma
double-dealing Dinle! {,dʌbəl'di:lıŋ}
  • [A] aldatıcı, sahte, iki yüzlü
  • [N] iki yüzlülük, dolandırıcılık
in plain English
  • [ADV] açıkçası, sözünü sakınmadan, dobra dobra
as plain as a pikestaff
  • [A] apaçık, bariz, besbelli
plain Dinle! {pleın}
  • [A] sade, süssüz, yalın, düz, desensiz, gösterişsiz, çirkin, açık, net, dürüst, su katılmamış, engebesiz
  • [ADV] sade bir biçimde, yalın bir dille
  • [N] düzlük, ova
I'm afraid this tie is too plain.
  • [PHR] sade: Üzgünüm, bu kravat çok sade.
in plain language
  • [ADV] yalın bir dille
in plain words
  • [ADV] açıkçası
the plain truth
  • [N] yalın gerçek
plain clothes {,pleın'kləʋz}
  • [N] sivil kıyafet
plain-clothes man
  • [N] polis: sivil polis
plain dealing
  • [N] dürüst davranış, dürüst iş
plain folly
  • [N] su katılmamış aptallık
plain knitting
  • [N] düz örgü
plain paper
  • [N] çizgisiz kâğıt
plain sailing
  • [N] tereyağından kıl çeker gibi iş, basit iş
plain sewing
  • [N] düz dikiş
plain spoken {,pleın'spəʋkən}
  • [A] dobra dobra konuşan