Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
plain Dinle! {pleın}
  • [A] sade, süssüz, yalın, düz, desensiz, gösterişsiz, çirkin, açık, net, dürüst, su katılmamış, engebesiz
  • [ADV] sade bir biçimde, yalın bir dille
  • [N] düzlük, ova
plain s.

z.

i. düz; sade, şatafatsız, süssüz, basit; açık, vazıh; dobra dobra söylenmiş; alelade; baharatsız, sade {yiyecek};

z. sadece;

i. ova, düzlük. plain dealing dürüstlük; doğru iş. plain living basit yasayış. plain sailing k.dili güç tarafı olmayan iş. plain text çözülmüş şifre. in plain words açıkça, vuzuhla; sadelikle, sussüz olarak. plainness

i. düzlük; sadelik, süssüzluk; açıklık, vuzuh.
plain s.
1. düz: I want a plain rather than a patterned cloth. Desenli değil, düz bir kumaş istiyorum.
2. sade, süssüz, basit: The ceremony was not elaborate; it was plain. Tören görkemli değildi, sadeydi.
3. açık, belli: Its meaning is plain. Anlamı açık.
4. baharatsız, sade {yiyecek}.

z.
1. sadece.
2. açıkça.

i. düzlük, ova, geniş ve düz yer.
Plain Normal
Plain Düz

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
I would like two bars of plain chocolate.
  • [PHR] çikolata: İki paket sade çikolata rica ediyorum.