Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
piece Dinle! {pi:s}
  • [N] parça, tane, bir parça, eser, kırıntı, piyes, iş, tüfek, kısa mesafe, kısa süre, taş {dama}, piyondan büyük taş, madeni para
  • [V] yamalamak, parça koymak, eklemek, birleştirmek, parçalarını eklemek
piece i.
1. parça, kısım, bölüm.
2. dama taşı.
3. satranç piyadeden yüksek taş.
4. tüfek, top.
5. müz. parça.
6. oyun, piyes.
7. resim.
8. örnek.
piece f.
piece i. parça, kısım, bölüm; dama taşı; satranç piyadeden yüksek taş; tüfek, top; müz. parça; piyes; resim; numune, örnek; madeni para. piece goods tic. metreyle satılan kumaş. piece of eight İspanyol doları, sekiz riyalden ibaret dolar. give one a piece of ones mind paylamak, azarlamak. break to pieces parça parça etmek; parçalanmak. by the piece parça başına. go to pieces parçalanmak; k.dili {kendini} dağıtmak. of a piece with aynı, tıpkısı, benzer. speak ones piece kendi fikrini belirtmek.
piece f. parça eklemek, parça vurmak, yamamak, parçalarını bir araya getirerek tamir etmek; birleşmek. piece on eklemek, ilâve etmek piece. out parça ilâve ederek tamamlamak. piece together parçaları bir araya getirmek.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
a piece of advice
  • [N] öğüt, tavsiye
altar piece {'ɔ:ltər,pi:s}
  • [N] mihrabın arkasındaki heykel
battle piece {'bætəlpi:s}
  • [N] savaş resmi
center-piece {'sentər,pi:s}
  • [N] göbek, orta parçası, en can alıcı bölüm, en etkileyici bölüm
centre-piece {'sentər,pi:s}
  • [N] göbek, orta kısım, orta süsü, can alıcı bölüm, en etkileyici bölüm
Brit.
chimney piece {'tʃımnı,pi:s}
  • [N] şömine parçası
flower piece {'flaʋər,pi:s}
  • [N] çiçek resmi
fowling-piece {'faʋlıŋ,pi:s}
  • [N] av tüfeği
I'm looking for a small piece of jewelry.
  • [PHR] mücevher: Küçük mücevher bakıyorum.
a piece of land
  • [N] arazi parçası
piece of land
  • [N] toprak parçası
give a piece of one's mind
  • [ID] ağzına geleni söylemek, azarlamak
a museum piece
  • [N] müzelik şey
one-piece {'wʌnpi:s}
  • [A] tek parça
one-piece bathing suit
  • [N] tek parça mayo, mayo
I need a piece of writing paper.
  • [PHR] kâğıt: Mektup kâğıdına ihtiyacım var.
all of a piece
  • [ADV] aynı tür, aynı, tıpkı, tıpatıp
a piece of
  • [A] bir parça
a piece of news
  • [N] bir haber
be all of a piece with
  • [V] aynı türden olmak, aynısı olmak, uygun olmak