bug-hunter |
{,bʌg'hʌntər}
- [N] böcekbilimci, entomolojist
|
|
lion's den |
|
|
fortune hunter |
{'fɔ:rtʃən,hʌntər}
|
|
hungry as a hunter |
- [ID] çok aç, kurt gibi aç
|
|
hunter |
{'hʌntər}
|
|
job hunter |
{,dʒɒb'hʌntər}
|
|
lion |
{'laıən}
- [N] aslan, başarılı ve aranan kimse, cesur kimse, görülmeye değer yerler
|
|
Lion |
{'laıən}
- [NPR] aslan: Aslan takımyıldızı (astr.), aslan: Aslan burcu (astr.)
|
|
make a lion of |
- [V] dikkat çekmesini sağlamak, ünlü muamelesi yapmak
|
|
the lion's share |
|
|
lion-hearted |
{'laıən,hɑ:rtıd}
|
|
mine hunter |
|
|
mountain lion |
|
|
office-hunter |
|
|
place hunter |
{pleıs'hʌntər}
|
|
sea lion |
{'si:,laıən}
- [N] deniz aslanı, ayıbalığı: iri ayıbalığı
|
|
lion tamer |
|
|
hunter |
i. 1. avcı. 2. arayıcı. 3. av atı/köpeği. |
|
hunter |
i. avcı; arayıcı; av atı veya köpeği. |
|
lion |
i. aslan, zool. Felis leo: Aslan burcu; Aslan takımyıldızı; göze çarpan kimse veya şey; cesur kişi, aslan gibi adam. lion hearted
s. aslan yürekli, cesur, kahraman. lionlike
s. aslan gibi, cesur, kuvvetli. beard the lion in his den birine kendi evinde veya yerinde karşl durmak. put ones head in the lions mouth tehlikeye atılmak, kellesini koltuğuna almak. the lions share aslan payı. the lions skin sahte kahramanlık. lioness
i. dişi aslan. |
|